Yılların birikimini son yıllarda bir bir kaybeden üreticiler bıçağın kemiğe dayanma noktasını çoktan geçmişler. Öyle ki cuma günü Ziraat Odasında trajikomik bir toplantı vardı. Aslında konu tamamen bir bankanın üreticiye yönelik piyasaya sunduğu bir kredi kartının tanıtımıydı.
Salonda borç gırtlağa dayanmış çiftçiler, birkaç AKPli yönetici, elleri kolları bağlı Ziraat Odası Başkanları, neredeyse dokunsan ağlayacak Tariş Başkanı ve bir kaç Tariş yöneticisi ve sunumu yapmak için gelen bankanın yetkilileri. Konu kredi kartı tanıtımı. Ama kimsenin bu sunumu dinlemeye niyeti de yok, hali de yok. Herkesin tek derdi şu an için kullandıkları kredilerinin ertelenip ertelenmeyeceği.
Bir ara kürsüdeki bankacıların bankacı değil de sanki hükümetin tarımla ilgili yetkilileriymiş gibi geldi bana. Şikâyetler, dertler, yakınmalar, öyle peş peşe gelmeye başladı ki; sunumu yapan bayan ve bankanın müdürü ne yapacağını şaşırdı.
Bu ülkenin öksüz kalmış tarımının derdini anlatacağı kimsesi kalmamış. Ne başbakanı ne tarım bakanı ne o bakanı ne bu bakanı ne de milletinin tek bir vekili kalmamış. Öylesine yalnız, yapayalnız ki çiftçi borçlu olduğu bankanın genel merkezinden gelen bir yetkilisine öfke içinde çaresizliğini anlatıyor. Otuz yedi milyon kilo pamuk alımı gerçekleştiren Tarişin Başkanı bile ortaklarına ödeme yapabilmek için kredi talep ediyor hemen oracıkta boğulmak üzere olan biri misali can simidi istiyor. En acısı bir zamanlar Sökenin en varlıklıları olarak bildiğim birçok kişi Tarişin başkanından pek farklı değildi.
Herkesin anlaması gereken bir şey var arkadaşlar. Tarım gerçekten bitme noktasını geçmiş. Önümüzdeki üretim yılında ne yazık ki Söke Ovasında üretim yapmak oldukça zor görünüyor. Hepsinden kötüsü bu kış çiftçiler büyük sıkıntıların pençesin de hayatta kalmanın mücadelesini verecekler.
Bugün bu vahim durumu anlamayanlar yarın emin olunuz ki bu yükün altında ezilmeye mahkûmdurlar.