Didimden Sökeye gelirken çoğunlukla Güllübahçe yolunu kullanırız. Sökede evimizde içeceğimiz suyu Güllübahçeden doldururuz. Ayrıca Büyük Menderesin denize döküldüğü yere yakın bölgeden geçtiğimiz için buradaki tarlaların sulanıp sulanmadığını, verim durumunu görme imkanımız vardır.
Bizim bu bölgemiz en sıkıntılı ekim alanlarıdır. Barajlardan gelen suyun buralara kadar gelebilmesi çok zordur. Denizin tuzlu suyu bu bölgeyi etkisi altına aldığından, ekilen ürünlerin tuzluluktan doğrudan etkilenmesine neden olmaktadır. Yine yeteri kadar temiz suyun ulaşmaması kuraklıktan en çok zarar görmesine neden olur,
Didimden dönerken Akköy sapağında yaşlı bir amca ile karşılaştık. Yaşlı amcamızın Balat köyüne bu yol üzerinden dönme şansı olmadığından arabamıza aldık. Yaşlı amcamız zar zor arabaya bindi. Amca,
- Sağol oğlum. Sen arabaya almasaydın burada çok bekleyecektim. Eskiden buralardan yolcu arabaları geçiyordu. fiimdi geçmiyor. Bizler Didimde işimiz olduğunda Akköyde iner, bu sapaktan köyümüze ulaşmaya çalışırız. Tekrar sağol dedi.
Kimsin oğlum? diye sordu. Bende komşu köyden olduğumu söyledim. Tanıştık.
Nasılsın? diye sorduğumda;
- Nasıl olalım. Çalışıyoruz, çabalıyoruz. Elde yok avuçta yok. Oğlum sabahtan ovaya gitti. Pamuklara yaprak döktüren ilacı atacak. Toplayacağız. Geçenlerde bana Baba ovaya gitmek ister misin?diye sordu. Eski yıllarda tarlaya koşa koşa giderdim. fiimdi gitmek istemiyorum. Gittik. Pamuklara baktım. Başlarında üç beş kozak var. Yeteri kadar boy yapmadığından kozakta yapmamış. Yanmış kavrulmuş. Kendi kendime emekler boşuna dedim. Ama oğluma bir şeyler söyleyemedim. Umudunu kırmak istemedim.
Bu işler nasıl çözülür amca dediğim de;
- Bak oğlum diye söze başladı. Ben bu yaşa gelinceye kadar çok şeyler gördüm. Bizler bu ülkeyi daha huzurlu yaşasın ve karnı doysun diye üzerimize düşeni yaptık. Tarlalarımızı boş bırakmadık. Bol ve bereket dolu yıllar yaşadık. Bol ürünlü yıllarda çocuklarımızın düğünlerini yaptık. Borçsuz harçsız yıllar geçiriyorduk. Arkadaşlarımızla dayanışma içinde günlerimizi geçirirdik. Olanın olmayana faydası olurdu. fiimdi hiç rahat olanı görmüyorum. Bütün komşularım ve bizler kan ağlıyoruz.
Bana nasıl çözülür diyorsun. Bunu cevabını ben verecek değilim. Bizi idare edenlere, seçtiklerimize düşer. Halkı düşünüyorlarsa zor yıllar da halkın yanında olduklarını göstersinler. Desteklesinler.
- Amca halka destek verdiklerini söylüyorlar.
- Oğlum bizler köylüyüz. Zor kazanırız. Zor kazanan kişi kazancını kolay harcamaz. Biz borcuna sadık insanlarız. Önce borcumuzu öder, kalanıyla geçinmeye çalışırız. Borcumuzu ödeyemiyorsak, her gün borçlanarak çiftçilik yapmaya çalışıyorsak, nasıl rahat olabiliriz. Nasıl rahat uyuyabiliriz. Biliyorsun ki geçen yıl kuraklık yaşadık. Daha önce verdikleri destek ile kuraklık ta verdikleri destek aynı oldu. Halbuki zor yılda daha fazla destek verilerek, devlet olmanın gereği yapılması gerekmez miydi? Ama öyle olmadı. Biz 400 kg. pamuk aldığımız yerden 80-100 kg.pamuk aldık. Büyük kayıba uğradık. Ama kimse elimizden tutmadı. Habire içeriye gittik. Bu yıl ne olur bilemem. Göreceğiz.
Yolumuz bitti.
- Oğlum ben burada ineceğim dedi.
Yolda durduk. İnmeye hazırlanırken, sarı renkli bir kamyon üzeri kömür yüklü olarak köyün girişinden köye girmeye çalışıyordu.
Yaşlı amcamız bu kamyonu görünce arabadan inmedi.
İşte bu kamyon var ya şimdi kömür getirdi. Kömür dağıtacak. Kimlere verecek biliyor musun, önüne gelene verecek. Genç, yaşlı, varsıl, yoksul demiyecekler. Köy içinde bizleri bölecekler. Birbirimize şüpheyle bakar hale getiriyorlar. Keşke bizleri sadakaya muhtaç duruma düşürmeseler. Herkese iş ve aş ama çalışarak verebilseler.
Amca arabadan böyle diyerek indi.
Amcaya hoşça kal diyerek ayrıldık.
Amcamız geçmişi ve bu günü böyle anlattı. Alınacak dersler var. Çalışanı, üreteni yalancılıkla suçlayarak ve özür dileyerek içinden sıyrılmaya kalkmak, işin en kolay tarafıdır.
Yaşananlara bakarak,yapılması gerekenleri yapmadan mevcut yapıyı öylece sürdürmeye çalışmak olsa olsa aymazlıktır.
Akla şu soru geliyor. Birilerinin uygula dediği bir yapıyı kurmaya mı çalışıyorsunuz ve uyguluyorsunuz? Bunu açıkça belirtmek gerekiyor.
Bizde o zaman sorarız ?
Kim yalan söylüyor ?
Saygılarımla.