Türkiye'min yılardır süregelen siyaset anlayışı ve bunun içinde, kafa yapıları hiç değişmeyen insanlar olduğu sürece, her zaman öncelikler sırasında, geride kalan halk olacaktır.
İşçisiyle, memuruyla aza razı olarak geçinmeye mahkum, hep biz olacağız.
Bu kadar sitemkâr yazmamın sebebi ise; çok basit ve açık olarak, bizim vekillerin yüzünü bir türlü bize çeviremeyişimizdir.
Neden her türlü imtiyaza sahip milletvekillerinin istekleri bitmiyor, sorusuna yanıt bulabilmek isterdim.
Geçen hafta içinde bir gazetenin ana sayfasında gözüme takılan bir haber beni bu düşüncelerin içine itmeye yetti.
Haberde ne mi yazyordu? Hep beraber bir bakalım isterseniz.
Araçlarına şöför ve MV ya da TBMM plaka isteyen vekillerimiz, böylelikle trafikte takılı kalmamak ve polislerin araçlarını tanımasını istyorlarmış.
10 bin TL. civarı maaş alan milletvekilleri maaşlarına, asgari ücretli ve memurun hiçbir zaman göremediği, % 20 oranında zam isteyebiliyorlar.
Meclis lojmanlarının kalkmasıyla misafirhanede ya da kirada oturan vekillerimiz, düşük taksit ve faiz oranlarıyla, TOKİ'nin kendilerine ucuz ev yapmalarınıda istiyorlar.
Aynı zamanda 2 maaş tutarında ücretsiz telefon görüşme hakkına sahip olan vekillerimizin, diğer bir talebi de, 3 maaş tutarında ücretsiz telefon görüşmesine sahip olmak istemeleridir.
Unutmadan söylemeliyim. Mecliste bulunan 10 meterekarelik odalarından da yakınan vekillerimiz, daha büyük kararlar için, daha büyük oda istiyorlar.
Tabii ki, bu memleketi, sen kurtaracaksın ya da sen kurutacaksın.
Bu haberi okuduktan sonra aklıma bir hikaye geldi.
Her zaman bindiği trene binen yaşlı adam, kendisine oturacak boş bir koltuk ararken, bir koltuğun boş olduğunu farkeder ve oraya oturur.
Daha dakika geçmeden yaşlı adamın başında kendisine doğru bakan takım elbiseli genç adam;
''Beyefendi oraya oturamazsınız, bu koltuk sayın vekilimize aittir. Lütfen kalkarmısınız'' der.
Yaşlı adam duymazdan gelerek;
''Evladım ne dedin anlamadım'' der.
Genç adam tekrarlar;
'' Beyefendi bu koltuk milletvekiline aittir, lütfen kalkarmısınız diye tekrarlayınca yaşlı adam;
''Bak ne güzel söylüyorsun, O vekil, Ben ise asilim. Oturmak benim hakkım'' der.
Şimdi siz karar verin kim asil, kim vekil?