█Gerçek Gazetesi
İmdat GÜÇLÜ
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle bir açıklama yapan CHP Söke İlçe Kadın Kolları Başkanı Nebahat Erten, son yıllarda kadına karşı şiddetin artış gösterdiğini belirtti. Erten, kadına yönelik şiddete karşı mücadelelerinin süreceğini belirterek şunları söyledi, 1960 yılında Dominik Cumhuriyetinde katledilen ve Dünyada Kelebekler adıyla efsaneleşen Mirabel Kardeşlerin anısına 25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddete karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü olarak anılmaktadır. Dünyanın dört bir köşesinde kadınlar bugünün anısına Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğine, ayrımcılığa, şiddete ve savaşa karşı kadın dayanışmasını örgütlüyor seslerini yükseltiyor.
Ülkemizde son yıllarda kadına yönelik şiddette büyük bir artış olmuş, öldürülen kadınların sayısı 2012 yılında 165 iken 2013"ün ilk 10 ayında bu sayı 188"e çıkmıştır. Türkiye"de evli kadın nüfusunun yüzde 39"u fiziksel şiddete, yüzde 15"i cinsel şiddete yüzde 44"ü duygusal istismara maruz kalmaktadır. Cinsel saldırıya uğrayan kadınlardan çoğu korku, baskı gibi gerçeklerle şikayetçi dahi olmamıştır. Öldürülen her iki kadından biri kendi hayatına dair bir karar vermek istediği için öldürülmüştür.
Devletten koruma talebi ile polise veya savcılığa başvuran kadınların yüzde 73"ü sığınma evlerinden olan kadınların ise yüzde 27"si cinayete kurban gitmiştir. Bu rakamlar sık sık tekrarlanan kadına yönelik şiddete sıfır tolerans gösterildiği söylemlerini yalanlamaya yetiyor. Kadınlar kadın oldukları için şiddetin her türlüsüne maruz kalıyorlar biz kadınlar değişik biçimlerde şiddete uğruyoruz. Kadınların eğitimden yoksun bırakılarak eve mahkum edildiği, ekonomik faaliyetinin yasal ve geleneksel bir çok engelle kısıtlandığı, çalışma yaşamında bin bir haksızlık ve ayrımcılıkla karşılaştığı koşullarda şiddetin ilk hedefi de doğal olarak biz kadınlarız.
Ülkemizde okuma yazma bilmeyenlerin yüzde 83"ünü kadınlar oluştururken, kız çocuklarını okuldan uzaklaştıran düzenlemeler birbiri ardına devreye sokulmaktadır. Kadınların iş gücüne katılım oranı yüzde 29 iken, ekonomi ve fırsat eşitliğinde 136 ülke arasında 127. Sıradadır. Kadınlar kayıt dışı olarak istihdam edilmek istenmekte ve sigortasız güvencesiz işlerde çalıştırılmaktadır. Türkiye de kadınlar ortalama olarak erkeklerden yüzde 20 oranında a ücret almaktadır ve çalışan kadınların yaklaşık yüzde 50"si mobbing mağdurudur.
AİHM (Avrupa insan hakları mahkemesi) bir kararında toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin, kadına yönelik ayrımcılığın, bir biçimi olduğunu söylemesi, kendi tarihi açısından bir ilki ve AİHM( Avrupa insan Hakları Mahkemesi) yine verdiği bir kararda kadına yönelik şiddet meselesine kendilerinin müdahale edemeyeceği bir aile meselesi olarak bakan polisler ve aile içi şiddet faillerine caydırıcı cezalar vermeyen mahkemeler sebebi ile ciddi sorunlar yaşandığını, tüm bunlarında Türkiye"deki genel ve ayrımcı yargı pasifliğinin aile içi şiddeti besleyen bir ortam yarattığını belirtmiştir.
Biz diyoruz ki yaşadıklarımız muhafazakarlaşmanın ve feodal yağının yanı sıra, 11 yıllık otoriter devlet anlayışının bir sonucudur. Günümüzde ileri sürülen kutsal aile tezi her gün 5 kadının eşi sevgilisi veya herhangi bir yakını tarafından öldürüldüğü ülkemizde tamamen çökmüştür. Bireyi bedeninde kişiliğine kadar denetim altına alma ve terbiye etme arzusuyla kadınlarımız, özde yasakçı, sözde uzun vadeli nüfus politikası hedeflerine kurban edilmek istenmektedir. Doğurganlık üzerine kurulan baskılar kız ve erkeklerin aynı evlerde yaşadıklarında denetim altına alınmak istenmeleri, çocuk gelinlerin gittikçe artan sayısı, baskıcı iktidarların ve ideolojilerin ortak yanıdır. Bireylerin bedenleri ve hayatları üzerinde en yüksek düzeyde denetim kurarak rejimi inşa etmeye çalışan bu düzeni ret ediyoruz.
Ülkemizde yüzde 97"si şiddet gören biz kadınlar toplumsal cinsiyetin, erkeği otorite, iktidar sahibi olmaya zorladığı namus gerekçe edilerek yakını olan kadını öldürmesinin emredildiği bu topraklarda şiddete karşı mücadelenin sadece kadınların değil erkeklerinde sorumluluğu olduğuna inanıyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadeleyi bir kamu politikası olarak benimsiyor ve sosyal politikalarımızı bu doğrultuda ele alıyoruz. Belleğimizi diri tutmak ve bize dayatılan bunca şeyin altında ezilmemek için Böyle gelmiş böyle gider diyenlere karşı Yeter artık diyen kadınların yaşamlarını kendi yaşamlarımıza katıyoruz. Bizler kadına yönelik şiddete karşı verdiğimiz mücadelede sevgiyi öğütlemek amacıyla kelebekler özgürdür diyoruz. Kadınlar için özgürlük ve adalet Cumhuriyet Halk Partisi ile gelecektir