Günümüzde meydana gelen olayları, tarih ve milletlerin ruhsal genetiği açısından irdelemek bizi doğru sonuçlara götürecektir.
Bilgili ve şuurlu insanların, toplumsal olayları analiz etmede dikkat edecekleri nokta, bu olayların içindeki insanların ruh ve karakter yapılarıdır.
Bu gün Türk toplumunu oluşturan insanların, hangi maddi ve manevi kaynaklardan beslendiğini ve de nelere nasıl tepki vereceğini çok iyi bilmeliyiz. Keza Türk Devletini illelebet yaşatmak istiyorsak, aynı bilgiye dünya millletleri açısından da sahip olmamız gereklidir.
Dünyaya hakim olma mücadelesi veren güçler, sadece uzaya fırlatılmış uydularla bir ülkenin röntgenini çekmekle kalmazlar. Aynı şekilde sosyal bilimciler eli ile toplumların ruh yapısı da en ince uçlarına kadar deşifre edilmiş vaziyettedir.
Hal böyle olunca esas taarruz;insanların ruhsal yapısına yapılmakta ve ruhu çökertilmiş insanlar eliyle toplumlar teslim alınmaktadır.
Türkiye ve Türk halkı bugün iki taraflı bir saldırı halindedir. Bu saldırının bir tarafı AKP iktidarı diğer tarafı da muhalif ve samimi bir halk kitlesi ile bunların eylemlerini yönetmeye talip dış güçler ve yerli işbirlikçileridir.
Yapılan bütün olayların hedefi; Türk halkı arasında var olan ruhsal ve milli bütünlüğün esaslı bir şekilde bozulmak istenmesidir.
Eğer tarihten ders alsaydık ve yakın tarihimizi unutmasaydık veya bu tarih bize unutturulmasaydı, bunlar başımıza gelirmiydi?
Türk Milletini bir kafa karışıklığına itmek için yüzyıllardır bazı mihraklar inanılmaz bir çalışma içindedir. Bu çalışma için kullanılan en büyük argümanlar; din, cami, Kuran, mukaddesat, maneviyat, mezhep, bayrak, başörtüsü, vatan ve hatta Atatürk vs.dir.
Örneğin; bakmışlardırki Atatürk Türk toplumu için büyük bir değer oluşturmuş, saldırıyı onun üzerinden gerçekleştirmeye başlamışlardır. Aynı şeyler mukaddesat içinde örnek gösterilebilir.
Hatırlayanınız kaldı mı bilmiyorum? Yunan Uçaklarının, Türk Milliyetçilerinin mücadelesini engelllemek için, İslamı koruyacaklarını taahhüt eden ve Mustafa Kemali dinsizlikle suçlayan bildirileri Anadoluda ki; şehirlerin, kasabaların, köylerin üzerine attığını!.. Bütün iş; bu meselede olduğu gibi fikir kargaşası yaratarak ruhların direncini kırmaktır.
Hepinize soruyorum; İstanbul ve Türkiye 1918 1923 yılları arasında yaklaşık 5 yıl işgal altında kaldı. Bu dönemde İstanbulda ve Türkiyede neler oldu bileniniz ve merak edeniniz var mı?
Gezi Parkı ile uğraşırken 95 yıl önce İstanbulda işgal orduları için açılan genelevleri, kirletilen kızlarımızı, alınan masum canları, yok edilme noktasına getirilen maddi ve manevi Türk varlığını hiç düşündünüzmü?
Siz hiç İtilaf Devletlerinin istediğini kolayca tutuklayabilsin diye, İstanbul Gazetelerinde Mirliva Fuller imzalı Sokakta çöp atanlara bir ay hapis veya 50 lira para cezası emriyle neler yapıldığını biliyormusunuz?
İngilizlerin 16 Mart 1920 tarihinde sabaha karşı Şehzadebaşında bir karakolumuzu basarak Mehmetçikleri uyurken yataklarında Şehit ettiğini Tevhid-i Efkar gazetesi İngilizlerin 16 Mart gecesi Şehzadebaşında yaptıkları tüyler ürpertici baskın ise yanlız ve yanlız haydutlara yaraşan kanlı bir cinayettir. Ey Türk ve Müslüman, bu cinayeti unutma! Kardeşlerini yataklarında alçakça boğazlayan İngilizlere karşı kalbinde silinmez bir kin ve düşmanlık sönmez bir intikam ateşi yansın! Ey Türk ve Müslüman bu cinayeti unutmak ve affetmenin de bir cinayet olduğunu unutma! diye yazıyor.
Ne yazık ki bizler her şeyi unuttuk. İstanbul ve Türkiye 95 yıl önce işgal edilmişti. Yani uzun bir insan ömrü kadar önce. Bunu unuttuk! Bizi yatakta vuran; İngiliz, ABD, Fransız, Rusya, Çin vs. ile Türk Milletinin haklarını mütekabiliyet esaslarına göre koruyabilecek bir ilişki kuramadık. Türk Milletinin haklarını koruyamadık. Dün bizi işgal edenler önce ruhumuzu sonra ekonomimizi ve yeraltı zenginliklerimizi ele geçirdiler. Herkes Türkiyedeki iktidar yolunun ve iktidar da kalmanın okyanus ötesinden geçtiğine inanmış durumda. Yani teslimiyet havası hakim. Şimdi de ruhen ve fikren ayrıştırdıkları topluma son darbeyi vurmaya vede İstanbul ile Türkiyeyi fiilen ve hukuken yeniden işgale hazırlanıyorlar.
Türk Milleti ne hazindir ki; kendisine yapılanları unutmakta veya görmezden gelmektedir. Ne demiş Tevhid-i Efkar ... unutmak ve affetmenin de (PKK içinde bir düşünün lütfen) bir cinayet olduğunu unutma! Kendi ayağına kurşun sıkmak budur işte...