"İsimli kişiler”

DURMUŞ TUNA

10 Kasım’dı. 

ATA’mızı ölümünün 79. Yıldönümü münasebetiyle anma töreniydi. 
 
Söke’nin mülki erkanı, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum örgütlerinin yöneticileri ve halk ATA’sını anmak için Hükümet Meydanında toplanmıştı. 
 
En önemlisi de okullarımız öğretmenleri ve öğrencileriyle Atatürk Anıtı önünde yerlerini almıştı. 
 
Bir dakikalık saygı duruşunun bitimiyle, ortalık karıştı. 
 
Protokol sırasında bulunan Söke İlçe Tarım Müdürünün bağırarak kendisini öne atmasıyla herkes neye uğradığını şaşırdı. 
 
Ne demeye çalıştığı tam anlaşılmamakta birlikte;
“Neden anıyorsunuz? Atatürk halifeliği kaldırdı neden anıyorsunuz?”,
“İngilizler Türkiye’yi işgal etseydi halifeliği kaldıracaktı”,
“Bu meydanda iki fetö’cü var”,
“Bomba var”,
“Basın mensupları yere düşen kağıtları siz alın”
şeklinde söylemleri törende bulunanlar tarafından net bir şekilde duyuldu. 
(11 Kasım’da görüştüğüm Yıldız, bu sözleriyle ne demeye çalıştığını bana anlattı!!!)
 
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi şahsına yönelik saygısızlık, anmaya gelen vatandaşların tepkisine neden oldu. 
Güvenlik güçlerinin anında müdahalesi ile Söke İlçe Tarım Müdürü olay yerinden uzaklaştırıldı. 
 
Provakasyonun, protokol sırasındaki Söke Kaymakamının hemen arkasında saf tutmuş bir müdürden gelmiş olması oldukça ilginçti. 
Provakasyonun, Söke Kaymakamının hemen önünde yaşanması sonrası yaşananlar ise; ilginçten de ilginçti. 
 
Kaymakam Kurtbeyoğlu ve Belediye Başkanı Toyran’ın gözleri önünde yaşanan provoke eylem sonrası yaşananlar tek kelimeyle rezalettir. 
 
Basın mensubunun kendisine mikrofon tuttuğu Söke Kaymakamı açıklamasıyla “neler oluyor?” dedirtmiştir. 
 
Kaymakamın olayı basitleştirmeye çalışması ve ortada büyütülecek bir durum yokmuş havası estirmeye çalışması kabul edilir bir durum değildi ve çok tepki çekti. 
 
Devletin güvenlik güçleri müdürü yaka-paça gözaltına alırken,
Terörle Mücadele birimi vakit geçirmeden sorgularken,
Devletin yargılayan mercileri derhal harekete geçerken,
Devletin Savcısı tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk ederken,
Devletin Hakimi haftanın iki günü imza şartıyla denetimli serbestlik uygularken,
Aydın İli’nin en büyük mülki amiri konumundaki Vali Koşger olaya derhal müdahale edip; müdürü görevden alırken,
Söke’nin en büyük mülki amiri konumundaki Kaymakam Kurtbeyoğlu’nun olaya yaklaşımı adeta laylaylomdur...
 
Söke eski İlçe Tarım Müdürü Yıldız ile olay sonrası yani 11 Kasım‘da kimsenin yaşamadığı dedesine ait bir evde görüştüm.  
9 Kasım’da bir vali yardımcısının görevden alınacağı bilgisini kendisiyle paylaştığını söyledi.  
Daha sonra da bu bilgiyi Söke Kaymakamı Kurtbeyoğlu ile paylaştığını ve nasıl bir yol izlemesi gerektiği konusunda akıl danıştığını belirtti. 
Kaymakamın kendisine, İl Tarım Müdürlüğü bünyesine veya Aydın merkezde başka bir kurum bünyesine geçmesi yönünde tavsiyede bulunduğunu söyledi. 
 
Olası bir eylemi engellemek için akşamdan hazırlık yaptığını belirten ve bir anda eylemci durumuna düşen müdür Yıldız’a yönelik Kaymakam Kurtbeyoğlu‘nun ilgisini anlamak güç!
 
İdrarında, kanında ve çorabındaki sigara paketinde kristal olarak bilinen uyuşturucu maddeye rastlanan müdür Yıldız konusunda, en yakın arkadaşı AK Parti Söke İlçe Başkanı Fatih Gürer bile KINAMA yayınlayıp, desteğini çekerken Kaymakam Bey ne yapmaya çalışıyor?
 
Olacak gibi değil...
 
Provokasyon sonrası yaptığı açıklamada, müdür Yıldız’ın eylemini masumane bir davranış gibi göstermeye çalışan Kaymakam Bey’in davranışının kabul edilir hiç bir tarafı yok.
 
Söke’nin ve Söke insanının çıkarlarını gözeterek, Kurtbeyoğlu‘nun Yön. Krl. Bşk. olduğu Söke Organize Sanayi Bölgesi’nin iyi yönetilmediğini belirten Milliyetçi Hareket Partisi Söke İlçe Başkanı Veysel Öztürk‘e kızıp; “Veysel Öztürk isimli kişi” şeklinde zehir-zemberek açıklama yapan Kaymakam Bey, aynı tepkiyi hatta daha fazlasını “Seyit Yıldız isimli kişi” için neden yapmadı ya da yapamadı?
 
Başkanı olduğu kuruluşun eleştirilmesine tahammülü olmayan Kaymakam, mülki amiri olduğu Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Atatürk'e hakareti hoşgörüyle karşılıyor!
 
Anlaşılır gibi değil...
 
Sıradan bir vatandaş için bile kullanamayacağı hitap şeklini, siyasiler tarafından atanmış kişi durumundaki Kaymakamın, bir siyasetçi için kullanması Devlet adamlığına yakışmamıştır.
Provokatör için dahi “Seyit Yıldız isimli kişi” şeklinde bir hitap şeklini kullanmamışken, MHP Söke İlçe Teşkilatını temsil eden başkana kullanması saygısızca bir yaklaşımdır.
 
CHP ve AK Parti’nin kınadığı eylem ne yazık ki; Kaymakam ve bir de Belediye Başkanı tarafından kınanmak bir yana meşru bir hareketmiş gibi görüldü, gösterilmeye çalışıldı. 
 
“Tahsin Kurtbeyoğlu ve Süleyman Toyran isimli kişiler” ATATÜRK‘e yapılan saygısızlığı görmezden gelmek ve basite indirgemeye çalışmak eylemlerini işlemişlerdir. 
Türk Ceza Kanununda bu eylemin bir karşılığı varsa yargılanmaları gerekmektedir. 
Yoksa da halk nezdinde çoktan müebbet yediler bile. 
Özellikle de Atatürk‘ün kurucusu olduğu CHP’den belediye başkanı seçilmiş Toyran iki kez müebbet yedi. 
 
10 Kasım’da Atatürk Meydanında bir tek eylemci yoktu. 
Provakasyona imza atan Seyit Yıldız ile birlikte, “Tahsin Kurtbeyoğlu ve Süleyman Toyran isimli kişiler” de çirkinliğe tepki göstermeyip, sessiz kalarak eylemci durumuna düşmüşlerdir. 
 
Birisi Söke OSB yön. krl. bşk. diğeri de bşk. yrd. olan Tahsin Kurtbeyoğlu ve Süleyman Toyran isimli kişileri, laylaylom yaptıkları için bu halk kınadı. 
 

Kurtbeyoğlu’nun; “Sıkıntı yok! İnsanlar zaman zaman farklı şeyler konuşabilir! Problem yok, ortada bir sıkıntı yok! Bugün Atatürk’ü anma günü ve dolayısıyla ona layık bir şekilde bu günü geçirmemiz gerek. Hiç bir sorun yok!” şeklindeki açıklamasının kabul edilir bir tarafı olabilir mi?

Kaymakam Kurtbeyoğlu’nun bu açıklamasıyla Seyit Yıldız’ı kolladığı, gözettiği, koruduğu gün gibi aşikârdır. 

Basın mensubunun “Var mıydı İlçe Tarım Müdürünün bir sıkıntısı?” şeklindeki sorusunu, çorabındaki sigara paketine kadar POZİTİF olduğu halde duymazdan gelmesi, geçiştirmesi ve cevap vermemesi de düşündürücüdür.