AKP hükümetinin iş başına gelmesinden bu yana geçen beş yılda memlekette çok şeyler değişti. Değişimler öyle hızlı yaşandı ki, bir çoğunun gözlerden kaçması da o derecede olağan oldu. Bir taraftan müttefikimiz dediğimiz ABD ve bir taraftan girmeye çalıştığımız AB. Tabi, bunun yanında memlekete nedendir bilinemeyen, ama bir gerçek olan ve akar durumdaki sıcak para. Zaten AKP hükümetinin, bu güne kadar yaptık, ettik, bitirdik diye övündükleri bütün konuların başlığı sıcak para. Peki, bu sıcak para memlekete girdiğinde, memleket yararına mı giriyor? Giren bu sıcak paralar nerelere girmiş, nerelere harcanmış? Bir defa giren bu sıcak para, yabancılar tarafından babalarının hayrı için Türkiyeye girmedi. Çıkacağı zaman da katlaya, katlaya geri çıkacak. Yüksek faizlerle alınan bu paralar bana Osmanlının son zamanlarını hatırlatıyor. Düşünebiliyor musunuz ki, bir ülkenin bankalarının %80inin yabancıların eline geçmesinin ne demek olduğunu? Ülkenin haberleşme sisteminin yabancılar tarafından yön ve idare edilince neler olabileceğini? Ülke içerisinde, durmadan büyüyen, küçük kobileri teker, teker yutan büyük yabancı şirketlerin çoğalmasının sonucunun ne olacağını? Ve düşünemiyor muyuz acaba bu sıcak paranın ülkede fakirleşmeyi tetiklediğini. ABD destekli AKP hükümeti kurulmadan evvel, bütün plânlar sanki fakirleşme üzerine kurulmuştu. Maya öyle atıldı ki, yapılan konutlar, bitirilen otoyollar, evlere taşınan kaplar dolusu yemekler, katkı payları diye araştırmadan, sorulmadan verilen parasal ulufeler, çuval çuval un ve kömürler. İşte bunlar, AKP hükümetinin bir beş yıl daha bu ülkenin başında kalması için çiziler senaryoların görünür yüzleri. Bir de gizlenen ve gösterilmeyen yüzler var. Gerçi bu tarafı devamlı yazıp çizdik ama, yine de yazmaya usanmadan devam edeceğiz. İktidar, iktidar nimetlerinden iyi faydalanacaktı ve faydalanmaya da devam ediyor. Ama bu nimetlerin sonu yok. Bir gün Türkiyeye giren bu sıcak dalgası, yarın işler bitince buzlaşacak ve Türkiyenin kımıldayacak bir yeri kalmayacak. Ülke terör ve açlığa mahkum edilmiş, medyada olan olaylardan kimsenin haberi yok. Bir gün olaysız, ölümsüz veya sakatsız günlerimiz geçmiyor. Müttefik dediğimiz devletlerin ihanetleri ile karşı karşıya olduğumuzu bile bile, sıcak paralarla övünür duruma getirildik. Daha dün yakalanan PKKlıların itirafları haklı olduğumuzu bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Hükümet, tüm varlığı ile bu ihanet müttefikine teslim olmuş, gününü kurtarma peşinde. AKPnin Kütahya mitinginden evvel oradaydım. Halkın nabzını dinledim, mahallelerde biraz dolaştım. Misafir olduğum evin önüne park ettiğimde, arabamda asılı bulunan Türk bayraklarını gören mahalleli kadınların, evin önünde toplandığını görünce, merakla ev sahibine nedenini sordum. Öğrendim ki, iki gündür miting olacak diye, evlere minibüslerle yemekler taşınıyormuş. Tabi bunu yanın da, dağıtılan diğer ulufeler sayılmayacak kadar fazla. Anladım ki, beş yıl önce çalınan fakirlik mayası iyi tutmuştu. Artık memleket insanımız, bir öğünlük yemeklerle kandırılır duruma geldiğini daha iyi anladım. Ama bilinmelidir ki, bunun bir sonu olacaktır. Hükümet seçim arifesinde hükümet etme nimetlerini iyi kullanmaktadır. Yarın sevgili müttefikimiz ABD güdümündeki Kürt devleti kurulduğunda, müttefiklik bitecek, sıcak paralar suyunu çekecek, ülke yine bir meteliklere muhtaç kalacaktır. Zaten Amerika ve ABnin Türkiye üzerindeki oyunlarının plânı bu idi. Yavaş yavaş da bu plân taşları yerlerine oturmuştur ve şu anda da, Türk ordusunun bir hareketi beklenmektedir. Son günlerde ABD taşeronu PKKnın iyice azıtmasının arkasında da bu plân yatmaktadır. İngilizlerin Türkiyede kurduğu sitenin kapısında buraya Türkler giremez ibaresi olabiliyorsa, bunu iyice düşünmek lazımdır. Yarın da, Kayseriden öbür tarafı tel örgü ile örülüp, sevgili müttefikimiz ABDnin Barzaniye yolladığı mayınların döşendiği bir sınır oluşturulursa şaşmayalım. Çünkü sıcak paranın çirkin yüzünde bunları görür gibiyim. Bugün DYP ve ANAPın soğuk bir birleşme yapmasının arkasında da, bu plânlar yatmaktadır. CHP ve DSPnin, çatıda değil, sandıkta birleşmesinin altında da ABDnin bu plânı yatmaktadır. Genç Partinin bu gün tekrar arenaya çıkarak, söylemleri ile seçileceklerinin tespitindeki çelişkinin de arkasında bu plânlar vardır. 22 Temmuzda yapılacak seçimlerin hazırlığını sanki ABD yapmaktadır. Olur ya bir AKP hükümeti tekrar kurulamazsa, bunun yerine tek alternatif olarak neden DSP ile tam birleşemeyen CHP ve MHP olmasın ki? Bu benim düşüncem. Nedeni de bu güne kadar seçim konuşmalarında, birbirleri ile dalaşan partiler ve liderler hiç ABDnin adını, ağızlarına bile almadıklarını görüyorum. ABD konusunda olabildiğince sessiz kaldıklarını gördüğüm için böyle düşünüyorum. İnşallâh ben yanılıyorumdur.