12 Eylül cuntası işe önce gençlikten başladı.
İlkin gençlerin ülkeleri için düşünmelerinin önüne geçtiler
Bu yol teröre varır, dediler. Onları çatışma, silah, kargaşa düzenekleri ile korkuttular; sindirdiler
Sonra önlerine markaları koydular.
Sonra Holivut filmleri ile, televizyon dizileri ile ve harmanlanarak çarpıtılmış haber politikaları ile zihinlerini devşirdiler.
Atatürkün, ülkenin geleceğini emanet ettiği bilinçli, erdemli, yetkin bireylerden yığınlar ölçüsünde kalabalık bir boş vermişler ordusu yarattılar.
Ve böylece de amaçlarına, ereklerine ve hedeflerine ulaşmanın yolunu araladılar.
Medya satın alındı.
Her türlü sanat ve düşünce etkinliği ideolojik açıdan kontrol altına alındı.
Üniversiteler teslim alındı.
Aydınlar ya zindanlara tıkıldı ya da kendi dağarcılarının içinde otlayacak bir konuma indirgendiler
Ve sonra sıra Türk Silahlı Kuvvetlerinin tepesine balyoz indirmeye geldi ve çattı
Bağımsızlık talebi dinozorluk olarak algılandı.
Atatürkçülük, statükoculuğun bir çeşidi olarak tanıtıldı.
Demokrasi, halkın özgürlük aracı değil, [tam tersine] belirli bir zümrenin egemenlik aracı olarak kullanıldı.
İnsanların beyinleri, köşe dönme, fırsat kollama ve kişisel çıkar peşinde koşma üçgeninde öğütüldü, devşirildi
İşte bütün bu olup bitenler, birinci 12 Eylül Darbesinin eylem planı ve varlık nedeniydi
Toplum bu plan çerçevesinde biçimlendirildi ve bu eylem yönünde şekillendirildi
Derken aradan günler, aylar ve yıllar geçti
Birinci 12 Eylülün biçimlendirdiği kadrolar zaman içinde yetişti, serpildi ve mührünü bu ülkenin kaderine vurdu; bağrına sapladı
Birinci 12 Eylülün yılı 1980di.
İkinci 12 Eylülün yılı ise, 2010dur
1980 12 Eylülün yetiştirdiği kadrolar 2010un 12 Eylülünde ülkeyi teslim almışlardır
Mesele budur.
Sabırlı ve bilinçli bir biçimde yaşama geçirilen strateji, 12 Eylül 1980iin yetiştirdiği kadroların 12 Eylül 1980 kültürünün basamaklarında yükselerek, 12 Eylül 2010da egemenliğini ilan eden karşı devrim sürecini yaratmış ve meşru kılmıştır
12 Eylül 1980in Amerikancı generalleri düğmeye basmışlardır.
Basılan düğme sonrasında 30 yıl boyunca istikrarlı ve planlı biç biçimde yenilikçi bir kuşak yetiştirilmiştir.
Bugünün kültürel ve siyasal gündemini belirleyen işte o kuşaktır
O kuşağın müttefiki ABdir; ABDdir.
Yürütülen politikanın hedefi, halkın kafasını karanlık bir mistizme ve tüketim ekonomisine doğru daha da biçimlendirmek, Türk Silahlı Kuvvetlerinin hizaya getirmek ve aydınları, yaratılan korku imparatorluğu içinde eritmek ve sindirmektir
Bütün bu gerçekler, az-biraz düşünen, yurtsever tüm insanlarımızın üzerinde mutabık kaldıkları noktalardır.
İşte bütün mesele, bu noktaları birleştirmek ve bu noktaları aynı yönde birbirine ekleyerek ülkeyi kurtuluşa götürecek çizgiyi yaratmaktır.
Bu hedef için ise, elimizde iki temel öğe vardır:
1. Yetkin birey!..
2. Örgütlü toplum!..
Şimdi sıra sizdedir
Eğer bu düşünceler yanlış ya da eksikse, lütfen gerisini [bir zahmet] siz tamamlayın