İfade özgürlüğü, bir kavram olarak, elle tutulur somut bir nesne değildir
Bir başka deyişle, ifade özgürlüğü ancak, içinde bulunulan toplumun kültürel enlem ve boylamı sath-ı mahallinde değerlendirildiğinde gerçek bir anlam kazanabilir...
Örneğin, cumhuriyet rejimi ciddi tehditler altında bir yaşam savaşı veren, bağımsızlığı önemli risklerle çerçevelenmiş ve kültür emperyalizminin sistemli saldırıları karşısında iletişim çağının olanaklarına büyük ölçüde yenik düşmüş bir toplumda, ifade özgürlüğü, ancak bu sıraladığımız koşulların bileşkesinde tarif edilebilir...
Bu koşulları göz ardı eden tarifler ise, soyut bir anlamsızlığı yansıtması bir yana, cumhuriyet düşmanlığının, bölücülüğün ve emperyalizmin yeni bir silahı olarak kullanılmaktan yakasını kurtaramaz
İfade özgürlüğü, sistem içinde işlerlik kazanabilecek bir kavramdır.
Yani, istemi ortadan kaldırmak yönünde kullanılmasına izin verilemez
Bakınız Türkiyenin siyaset gündemine
İfade özgürlüğünü siyasetlerine kalkan yapmış odaklar kimlerdir?..
Şöyle bir gözden geçirin:
. DTP
. DTPnin yan örgütü olarak çalışan İnsan Hakları Derneği.
. Emperyalizme bağımlı bir safta yayınlarını sürdüren liboş medya
. Avrupa Birliği
. Ve ABD!..
Lütfen dikkat
. ABDnin elindeki haritada Türkiye bölünmüş bir durumdadır.
. Avrupa Birliği, Türkiyeyi bölmek için yola çıkmış ayrılıkçı akımların baş destekçisidir.
. DTP ise, ayrılıkçı terörün yasal zemindeki temsilcisidir
Evet, bakışlarımızı çevirdiğimiz arenanın payında bunlar vardır.
Payda da ise, ifade özgürlüğü ve insan hakları aldatmacası
Medya gücünü kullanarak yaratılmak istenen bilgi kirliliği ve kavram karmaşasının odağında bulunan bu özel ve tüzel kişilere sormak gerekir:
. Neyi ifade etmek için özgürlük istiyorsunuz?..
Talep ettiğiniz özgürlük, bu ülkenin hudutlarının, çıkarlarının, refahının savunulması ve sanatının, düşünce ve duygu dünyasının söylemlerini ifade edebilmek için midir?...
Yoksa Bu ülkeyi bölmek ve ekonomik anlamda da soyup soğana çevirmek için midir özgürlük yönündeki talepleriniz?..
Ekonomik özgürlükten muradınız, ülkenin kendi milli ekonomisini koruyucu tedbirlerden vazgeçmesini ve emperyalizmin güçlü holdingleri karşısında savunmasız kalmasına dönük bir stratejiden başka bir şey değildir.
Siyasi özgürlükle ulaşmak istediniz ise, bu ülkenin bölünmesine giden yolda rahatlıkla çalışabilmenizin koşullarını oluşturmak içindir
Hiçbir Devlet, kendi kuyusunun kazılmasına seyirci kalamaz.
Her insan, her organizma ve her Devletin kendisini koruma içgüdüsü vardır Bu içgüdünün sosyal ortamdaki hakları vardır Ve bu hakların oluşturduğu bir hukuku vardır
Hukuk, önce Devleti korur
Devlet, esasen kendisini oluşturan bireylerin dış düşmana karşı korunmaları ve içeride de dirliğin ve düzenin oluşturulduğu, hizmetlerin düzenlendiği bir sosyal organizasyondur.
Devletin kendisini koruması demek, bünyesi içinde var olan bireylerin korunması demektir.
Devletin kendisini korumayı terk etmesi demek ise, yıkıma, bölünmeye ve yok olmaya giden yolda adım atması demektir
Lütfen, değerlendirmenizi bir kez daha sorgulayın
Türkiyede kim neyi talep ediyor?..
Ve ne için talep ediyor?..
Bu konunun açıklığa kavuşması [kendiliğinden] bir çok sorunumuzu gündemden düşürecektir.