Samimiyet, içtenlik demek
İçtenlik de, samimiyet
Yani, insanın içi ile dışı arasında bir farkın bulunmaması
İnsan ilişkilerinde politika yapmamak; dalavereye sapmamak!..
İnsanı, dama tahtasındaki bir piyon olarak görmemek
Dalavere tavasında hokkabazlığa dip tutturmamak
Neysen, sadece o olmak; o kalmak
Her olayı fırsat belleyip, kazanımlarını kendi bohçana istif etmeye çalışarak takla üstüne takla atmamak
Önümüzde bir genel seçim var
Bir ufkumuz karanlık, ötekisi aydınlık
Eğer gerçekten aydınlıktan yana isek, aynı safta olmak, aynı cephede bulunmak ve bu büyük mücadelenin mütevazi bir neferi olmayı kabullenerek, sindirmek ve baş tacı edebilmek gerek
İçtenlikle
Ve samimiyetle
Özveri ile bu büyük toplumsal mücadelenin küçücük bir zerresi olmanın verdiği hazla yetinerek, dağlar kadar mutlu olabilmek...
Bütün gücünüz ile vatan savunmasının büyük sorumluluğunu omuzlayan alçak gönüllü ve yüksek kişilikli insanların safında olmak O safta bulunmaktan kıvanç duymak Ve bu kıvancın verdiği hazla yetinmek Ama övünmemek Ama dövünmemek!..
İşte bizce içtenlikle yürütülen [yürütülmesi lazım gelen] toplumsal mücadelenin özü, esası ve içeriği budur İçtenliği budur; samimiyeti budur!..
İçtenlik denen haslet, masa başında kazanılmaz.
Eylem içinde oluşur, hareket içinde ortaya çıkar.
İnsanların ahlaki yapılarının kaç okka çektiği, günün pratiği içinde belli olur; olayların sıcak gelişmeleri içinde test edilir, sınanır ve güç kazanır
Az olsun, benden olsun, mantığının tırmanmakta olduğu yokuş ile ben olmazsam, hiçbir şey olmaz, düşüncesinin saptığı çıkmaz sokak sonunda aynı kapıya çıkar
Kör bir yurttaşımıza sormuşlar:
- Gözlerin mi açılsın?.. Yoksa, herkes mi kör olsun?..
Gözleri görmeyen vatandaşımızın bu soruya verdiği yanıt oldukça düşündürücüdür:
- Herkes kör olsun!..
Toplumsal mücadelenin yürüyüşünü gözleri görmeyen yurttaşımızın benimsediği mantığın körlüğü ile karşılamak, sadece yürütülmekte olan mücadelenin karşı tarafına yarayan bir tavırdır
Ben-merkezci kişilik yapısı mücadelenin frenidir Engelidir Ayıbıdır!..
Toplumsal mücadele, almayı değil vermeyi şiar edinmiş, kişilikli ve özverili insanların omuzlarında yükselerek başarıya ulaşabilir.
Bağımsızlık Savaşımızın kadroları işte böyle insanlardan oluşuyordu
Ve mücadele işte yine bu aynı nedenle kazanılmıştır.
Kadrolarımız, oluşturmamız gereken milli birlik ve beraberlik cephesinin bireyleri ve bu mücadeleye küçük ya da büyük katkı veren, katılan, destek veren herkes ve her birimiz, içimizdeki ve çevremizdeki hataları, yanlışları ve bencillikleri ayıklamak zorundayız
Çünkü ayıklamazsak, çünkü arınamazsak, çünkü çoğalamazsak ve çünkü birleşemezsek, atı alan Üsküdarı rahatlıkla geçecek ve bizler de bulunduğumuz kabın içinde kaynayıp duracağız; kaynatıp duracağız Ve eriyip, biteceğiz sonunda!..
İşte hepsi bu kadar