Dr. Selma Yazıcıoğlu Özcan'ın kocası siyaset adamı Kenan Özcan amacına ulaşmış...
Karısını yine Aydın Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri (ceo) yaptırtmış...
Kenan Bey onur meselesi yapmıştı bu işi...
Duyumlarıma göre; eski (ceo) Aydın Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Yrd. Doç. Dr. Murat Acat’ın da ağzına bir parmak bal çalmışlar yani terfi ettirmişler. Bölge İdare Mahkemesine gitmesinden korkmuşlar eski (ceo)nun.
Bir kere gitti ve kazandı ya bu kez işi sağlama almışlar.
Her iki tarafta memnun yani...
HÜSEYİN'İN ÖLÜMÜNDEN KİM SORUMLU?
İyi de kafasına aldığı darbeyle ölen 17 yaşındaki Hüseyin Karataş isimli gencin vebalini kim ödeyecek?
Hastaneye yürüyerek gelen, kafa tasında çatlak ve beyin kanaması tespit edilen Hüseyin kapıda ambulans olduğu halde bir başka ambulans çağırılıp, 45 dakika bekletilince yaşamını yitirdi. Yaşamını yitiren Hüseyin'in ölümünden kim sorumlu?
Söke'yi beyin cerrahsız bırakanlar, iş kendilerine gelince nasıl da mahirler görüyor musunuz?
Allah gördü yaşananları.
Kimsenin hakkı kimse de kalmayacak.
Ellerinde Hüseyin'in kanı olanlar Allah'a nasıl hesap verecekler?
Ancakkkkk; Allah'ın hesap günü yakındır.
HÜSEYİN KARATAŞ göz göre göre ölüme gönderildi. Hüseyin'in ailesine, 45 dakika ambulans bekletmenin açıklamasını nasıl yapacatklar? Hem de kapıda ambulans olduğu halde!
Eyyyyyyyy! hastane yönetimi...
Yürüyerek hastanenize gelen bir hasta nasıl oluyor da yaşamını yitiriyor.
Siz de biliyorsunuz ki, bu darbe sonucu kanamadan dolayı yüzde 98.98 ölüm söz konusu değil. Ancak birilerinin korkunç görev ihmali yüzde 1 bile ölüm riski bulunmayan vakanın ölümle sonuçlanmasına neden oldu.
SÖKE'nin SELMA ABLASI YA...
Dr. Selma Yazıcıoğlu Özcan'ın Kamu Hastaneler Birliği Başkanlığı görevine tekrar atandığını günler öncesinden 11 Temmuz’da yazmıştım.
Yazdığımda uyaranlar oldu!
“Böyle bir atama yok, yanlış bilgi veriyorsun!” diyenler çıktı.
Doğru, sistemde böyle bir atama görünmüyordu. Sorgulatıldığında sistem Selma Hanım’ın ismini vermiyordu, ama atama gerçekti. Atamayı engellemeye çalışanlar olduğunu da duyuyordum. O çabalar fayda etmedi ve atama 13 Temmuz itibariyle sisteme de düştü.
Yani ben sistemden öndeyim.
İnşallah vatana, millete hayırlı olur.
Kolları sıvar ve memlekete fayda sağlar.
Söke'nin beyin cerrahı yok Selma Abla!.
Beyin kanaması geçirenler ölüyorlar ablam.
Siz de biliyorsunuz ki, yüzde 98.98 ölümle sonuçlanmayacak vaka ölümle sonuçlandı.
Hastaneye yürüyerek gelen, kafa tasında çatlak ve beyin kanaması tespit edilen vatandaş kapıda ambulans olduğu halde bir başka ambulans çağırılıp, 45 dakika bekletilince yaşamını yitirdi.
Sayın Yazıcıoğlu Özcan bu işe geçmişte çözüm bulamadı bakalım şimdi ne yapacak!
NASIL BİR KİNDİR BU?
Söke'nin yetiştirdiği beyin cerrahi uzmanı Tansel Özbent 8 aydır her gün Nazilli'ye gidip geliyor.
Nazilli'deki doktor da 8 ay boyunca her gün Söke'ye gelip gitti. Hem de Sayın Yazıcıoğlu Özcan daha önce bu görevdeyken yaşandı bu çirkinlik.
Şimdi de Aydın'dan bir doktor Söke'ye görevlendirildi ve saat 16:00'ya kadar poliklinik hizmeti veriyor ve Aydın'a dönüyor.
16:00'dan sonra sakın beyniniz kanamasın.
Söke'de siyasi çekişme ve birilerinin egoları sonucu iki can kaybı yaşandı. Birisi masada kaldı, birisi de elini kolunu sallayarak geldiği hastanede 45 dakika ambulans bekletilerek ölüme gönderildi. Vebali olanları Allah'a havale ediyorum. Tabiiki bu demek değil, can kayıplarının hesabını sormayacağız.
Belge ve bilgi topluyorum. Cinayet gibi görev ihmalinin hesabını Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere herkes verecek.
Bakanlık'ta sorumlulardan hesap sorar artık, belki...
Şimdi önceliğimiz Söke'ye beyin cerrahi uzmanı kazandırmak. Söke’nin yetiştirdiği ve Selma Hanım ile yani Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi yönetimi ile ters düştüğü için Söke’den Balıkesir’e gönderilen yani sürülen Tansel Özbent gerçeği önümüzde duruyor. Söke’de başarılı bir şekilde 6 yıl görev yapan bu değerli tıp adamı için Söke’den 9 bin imza toplanmıştı. Sayısız ameliyata imza atan Tansel Özbent gerçek bir değerdir. Kıymetini bilmediğimiz, bilemediğimiz bir değer. Küstürülmüş ve memleketinden kopartılmış bir değer. Karısı Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesinde görev yapan yani evi Söke'de olan doktora birilerine biat etmediği için çektirilen eziyeti görüyor musunuz? Haksız sürgüne vatandaşların geçmişte tepki gösterdiğini biliyoruz. Biliyoruz da sonuçta egolar üstün gelmiş, siyaset kazanmıştı. O günkü ve bugünkü gerek Söke gerekse Aydın’daki hastane yönetimleri aynı zihniyet.
Değişin birşey yok.
Bu da demek oluyor ki, her şey bu kişilerin insafına kalmış. Allah korusun, uzak yol. Her gün trafik kazalarıyla canlar yanıyor. Eğer ki, böyle bir durum yaşanırsa Allah yanlarına bırakır mı? Ameliyat masasında kalan hastada ve Hüseyin kardeşimizde olduğu gibi, günah hanelerine yeni suçlar eklenmesinden korkmuyorlar mı?
Akp dışında bir başka siyasi görüşe sahipseniz hiç şansınız yok demektir. Bu Tansel Özbent için de 8 ay boyunca Nazilli’den Söke’ye görevlendiren doktor içinde şimdi de Aydın’dan gelip giden doktor için de geçerli.
Chp’li veya Mhp’liyseniz yandanız.
Ananızdan emdiğiniz sütü fitil fitil burnunuzdan getirirler.
Ne kadar değerli doktor olursanız olun!
Her ne kadar Söke’nin çocuğu olsanız da fayda etmez. Babaları zamanında dışarıdan gelip Söke’ye yerleşmiş ve bugün yönetim erki olmuş bu kişiler sizi sokak çocuğuna çevirirler.
Memleket meselesiymiş, halkın sağlığıymış, Allah korkusuymuş hepsi boştur onlar için.
Memlekete verdikleri zarar nedeniyle güzelliklerle anılan atalarının kemiklerini sızlatır, mezarlarında ters döndürürler merhum ve merhumeleri.
Allah ıslah etsin ne diyelim...
BU AYIP KİMİN?
Bölge Tipi Devlet Hastanesine sahibiz. Yazın 1 milyon nüfusa ulaşan Kuşadası ve 500 bin nüfusa ulaşan Didim ilçelerinin de Söke'ye geldiği hesap edilirse Söke’de beyin cerrahi uzmanı olmaması koskoca bir ayıptır.
Dün bu sorunu çözememiş sayın Selma Yazıcıoğlu Özcan yine bu önemli göreve getirildi. Bakalım şimdi ne yapacak.
Sökeli ya!
Söke insanı onu çok seviyor ya!
Söke'nin Selma ablası ya!
Yüzde 98.98 ölümle sonuçlanmayacak vaka ölümle sonuçlandı ve bir genç hayatının baharında yaşama veda etti ya!
Bakalım tüm bu etkenler yine, yeniden bu önemli göreve atanan sayın Selma Yazıcıoğlu Özcan'ı tetikleyecek mi?
Mevzu insan hayatı, memleket meselesi deyip, egolardan arınılabilecekk mi?
Yaşayıp göreceğiz...