Konu Balyoz Davası olunca, şaşırdık beklemiyorduk gibi sözcükler kullanmaya gerek kalmıyor. Aksine, tam da beklediğimiz gibi bir sonuç aldık. 60 ve 80 darbeleri, 71 yarı darbe döneminde memleket olarak çok şey kaybettik. Hani klişeleşmiştir, bilmem kaç yıl geriye gittik denir. O dönem darbeleri önleyemedik ve gerek insanlık, gerek demokrasi adına bir çok değer kaybettik.
Peki bugün.. İktidar büyük bir darbe planını önlemeyi başardı, kazandık diyebilir miyiz? Hakikaten, Türkiye Cumhuriyeti olarak kazandık mı? Haksız yere içerde yatan yüzlerce kişi bize ne kazandırdı? Dinlenmeyen sanıklar, içeri alınmayan avukatlar, yalan dolan önceden hazırlanmış belgeler, bize ne kazandırdı? Hukuk ne kazandı? Peki, vicdanlar, onlarda rahat mı?
Kaybettik! Ülke olarak kaybettik. İnsanlık adına, hukuk adına, demokrasi adına, adalet adına kaybettik. Mustafa Kemal ilkelerini, evrensel hukuk kriterlerini,ve en önemlisi vicdanlarımızı kaybettik. Kaybetmeye devam edeceğiz. Çünkü daha yeni başladık. Memleketimize biçilen gelecek koyu siyah günler için, durmak yok yola devam.
Velhasıl, ABD üssü kurulmasına izin vermeyen komutandan tutun, terör örgütü liderini içeri tıkan paşaya kadar, ortak paydası bağımsız Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk ilkeleri olan tüm askerleri parmaklıklar arkasına gönderdikten sonra, başımıza geçirilen çuvalın dibinde kalanlarla, Bülent Arınç hazretlerinin korktuğu o savaşlara girersek, kazanır mıyız acaba?
Birlik ve beraberlik yahut aidiyet duygusu gereği, bir öğretmene bir şey olsa ayaklanan diğer öğretmenler gibi genelkurmay başkanı ne der bu olup bitenler için?
Zira, içi rahattır. Mevcut iktidarı irtica tehlikesi olarak gören komutanlar içerdeyken, onun dışarıda olması ne anlama geliyor dersiniz? İmam Hatipli bir başbakan, imam hatiplere harp okulu yoluna açarak, kurduğu imamın ordusuyla, Allah Allah nidaları eşliğinde Müslüman kardeşine savaş açıyor. Kendi askeri beşer onar şehit olurken, ABD askerine dua ediyor.
Eh sağ olan bizim çocuklar, bizim vatan olmadığına göre demek ki, dualar kabul görüyor.
Balyoza geri dönersek. Hapse mahkum edilen askerlere, cezalara isyan eden eşlere, çocuklara mı üzülsem, yerle bir edilen adalete mi? İçim almıyor, elim yazmıyor.
Söyleyecek çok şey, varılacak tek sonuç var. Aklıma askerlerimizin o acıtıcı, sarsıcı, can yakıcı savunması geliyor. Biz denizcilerde bir gelenek vardır. Denizaltı gemisi battığı zaman, su boğazımıza kadar yükseldiğinde ve son nefesimizi vermek üzereyken Vatan Sağolsun deriz. Mahkemeye söyleyecek son sözümüz Vatan Sağolsundur"
Evet, gemi batıyor, su boğazımıza kadar yükseldi. Memleketin dört bir yanından vatan sağolsun sözleri yükseldiğine göre demek ki, son nefesimizi veriyoruz.