Umut her daim insanoğlunun yaşama direnci olmuştur. Ezilen, sömürülen, kendi geleceklerini kendilerinin tayin hakkı elinden alınan insanların yaşam kaynağı. Susan, susturulan, cahil bırakılan halkın. Her zaman beklentilerine yanıt verecek ilahi bir güç aramışlardır, bazen ellerine gelen umudu geri tepmişler, bazen yanıbaşlarındaki umuda tutunamamış ve bazen de umutların asılışlarına sessiz ve suskun kalmışlardır.
Seçim arafesinde, tüm partilerde bir vaad yağmurudur gidiyor. Sanki daha düne kadar bu ülkede yaşamıyorlardı... İktidar partisi bile vaadlerini ardı arkasına sıralıyor. Vaadde bulunacağına hemen uygulamaya neden geçmiyorlar ki!...
Basın özgürlüğü gününde yüzlerce gazeteci cezaevinde. Uluslararası kuruluşlar ülkenin özgürlük konusunda geriyedoğru yol aldığını söylüyorlar. Hadi biz söylesek iktidarı sevmiyoruz derler.
Her ne hikmetse ileri demokraside artık her özgürlük geriye doğru gidiyor. Çözülmesi gereken onlarca sorun varken, Sayın Başbakan İstanbula kanal açma peşinde. Türkiye sadece istanbul değil ki.... Boğaz varken kanalla ne işiniz var. Öyle çılgınlık peşinde koşacak iseniz, Karadenizi Akdenize birleştirin olsun bitsin.
Bir takım partilerde bir takım milletvekili yada milletvekili adaylarının kasetleri internetlerde dolaşıyor. Tamam görüntüler özel yaşamın gizliliğini ihlal eder nitelikte ama bir milletvekilininde uçkuruna hakim olması gerekmez mi? Milletmilletvekillerini mecliste hovardalık yapmaları için seçmiyor ki halk... Hadi bir yaptın iki yaptın bunlarınkine pes demek gerekiyor. Sonra da çıkıp milliyetçi söylemlerle vatandaşı uyutmaya çalışıyorlar. Kardeşim, milletini, ülkesini seven birinin öncelikle kendi ben duygularına sahip çıkması gerekmiyor mu? Bu nasıl milletinvekilliği, bu nasıl milliyetçilik?
Ülke istikrarı diye seçim Barajını düşürmüyorlar. Oysa asıl istikrar bir partinin ve parti başkanının iki dönemden fazla iktidarda olmaması lazım. Çünkü, ikinci dönemle birlikte özgürlükçü iktidarlar, yasakçılığa dönüşüyorlar. Çünkü, kendilerini Devlet olarak görmeye, devletin sahibi olarak görmeye başlıyorlar. AKPde olduğu gibi.
Özgürlükçü AKP, yasakcılığa doğru hızla ilerliyor.
Sırada hangi yasak var İNTERNET yasağı. Filtreleme adı altında yasak zinciri genişliyor. Hiçbir AB ülkesinde olmayan bir yasak.
Dün 5 Mayıs, hıdrelezdi. İnsanlarımız yine umutlarının peşinde, çayın içine, kenarına taleplerini çizdiler ve beklediler. Bugün 6 Mayıs, Hızır ile İlyas gelecek ve belki de umut ve isteklerini dikkate alacak.
Ama nafile....
Ne zaman ki 6 mayısta, kurulurken üç darağacı ve asılırken üç fidan, işte o günden beri uğramaz oldu Hızır ile İlyas umutlara.
Utandılar insanlardan, susan, sesi çıkmayan, katliama ortak olan insanlardan.
Ve halen daha utanıyorlar, bu eşitsizliklere, bu adaletsizliklere, bu yağmaya karşı çıkmayan insanlardan.