Etme kulum bulursun zulüm.
İğneyi kendine çuvaldızı ele batır.
Herkes ektiğini biçer.
Rüzgar eken fırtına biçer.
Anlamları benzer bir çok atasözü var.
Ancak; bu atasözleri yazının konusuna en uygun olanları olduğu için özenle seçtik.
Hepsinin de ortak anlamı üç aşağı, beş yukarı aynı.
Yani; bir sözün, bir eylemin nasıl bir sonuç doğuracağını önceden hesap edilmeliymiş.
Herkesin zarar görmesine yol açacak işler yapan kimse, çok sert tepkilerle kaşılaşır ve sonunda en büyük zararı kendisi görürmüş.
Tıpkı Söke Organize Sanayi Bölgesi (Söke OSB) seçimlerinde olduğu gibi…
Söke OSB’si seçimlerinde ne yaşanmıştı kısaca hatırlayalım!
Söke Belediye Meclisi Toplantı Salonunda bir araya gelen siyasi partilerin belediye meclis üyeleri 5 kişiden oluşacak yönetim kurulunu belirleyecekti.
O toplantıda bir çok ayak oyununa şahit olduk.
Daha önceki yıllarda da bir çok ayak oyunu dönmüş ve yine MHP kurban edilmişti.
Yine diyorum çünkü; MHP Söke İlçe Başkanı Turgay Avcı döneminde de benzer ayak oyunlarına şahit olmuştuk.
Anlayacağınız; Söke Belediye Meclis Salonu, bugün yaşanan görüntülere yabancı değildi!
O vakit de Turgay Avcı, “Söke OSB’sine gidecek isim Fatih Bozkaya arkadaşımızdır” demiş ama kabul görmemişti.
Söke OSB’sinin başkanlığını yapan Söke Kaymakamı Tahsin Kurtbeyoğlu’ndan sonra gelen adam konumundaki Söke Belediye Başkanı Süleyman Toyran ayak diremişti.
Kendilerini Söke’nin sahibi sanan birilerinin direktifleriyle hareket edilmişti.
“Fatih Bozkaya olmaz da olmaz!” diye ayak sürünmüştü.
Sonuçta da MHP Söke İlçe Başkanlığı saygısızca ve küstahça yaklaşımı protesto etmiş ve Söke OSB’sine isim vermemişti.
Yine aynı oyun yazıldı, çizildi, sahnelendi.
Bu vakit de Veysel Öztürk, “Söke OSB’sine gidecek isim Mustafa Bakırcı arkadaşımızdır” dedi ama yine kabul görmemişti.
Söke insanı tarafından kendisine yönetme yetkisi verilmiş yani seçilmiş olmasına rağmen, atanmışın altında görev yapmaktan yani yönetilmekten sıkıntı görmeyen Süleyman Toyran yine ayak diredi.
Bu kez işler geçen defakine oranla daha acımasızcaydı!
Parti içi birlik ve beraberliğin sağlanamaması Veysel Öztürk’ü çok zor durumlara düşürdü.
O; Turgay Avcı kadar şanslı değildi.
Parti ici muhalefet, MHP İl Başkanının desteğini almış ve Süleyman Yörük’ü Söke OSB’sine gidecek isim olarak aday göstermişti.
Söke OSB’sinin seçilmiş ama atanmıştan sonra gelen ikinci adamı Toyran bu pası gole çevirmişti.
Anlayacağınız, bir kez daha MHP’nin iç işlerine karışmıştı.
Toyran bu duruma çok güldü.
Çok keyiflendi.
Mutluluğu görülmeye değerdi.
Nitekim, bu şekilde egosunu tatmin ediyordu.
Çevresindeki şakşakçıların “Sen bu işi biliyorsun başkan” sözleriyle avunuyordu.
Bu ona yetiyordu.
Seçilmişken, atanmıştan emir alıyor olmaktan bile gocunmuyordu.
Ne derler bilirsiniz! Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar ama üçüncü sıçramasında yem olur...
Bu kez, çekirgenin evde yaptığı hesabı çarşıya uymadı.
Sevinci kursağında kaldı.
Tek kelimeyle boğuldu.
Toyran’ın ucuz ayak oyunları sonucunda Söke tarihinde yüz kızartıcı bir olay yaşandı.
Söke OSB’sinin yönetiminde başta kendisi olmak üzere bir tek Sökeli yer alamadı.
Sen; Söke Belediye Başkanısın!
Sen; Söke insanının oylarıyla o makama gelmişsin!
Sen; Halktan yönetme yetkisi almışsın!
Bu özelliğine rağmen, Söke’deki yatırımcı kuruluşların yer aldığı Söke OSB’sinde yer alamıyorsan "yazık!" derim.
Daha önce de Söke OSB'si üzerinden Söke'ye yanlış yapılmıştı.
Tepki gösterin ve toplu istifa kararı alın demiştik.
Dinlememişlerdi.
Şimdi dinleyecek kimse de kalmadı.
Birileri; "Susmayın sıra size de gelir" demişlerdi.
Dinletememiştik.
Aferin size...
Empati yapın, kendizi belediye başkanı olarak görün!
Söke Belediye Başkanısınız ve Söke OSB’sindeki yatırımcılar için alınacak kararlarda söz sahibi değilsiniz.
Ne yaman çelişki değil mi?
"Bu durum; Söke'nin eski belediye başkanları Metin Çelikez, Mehmet Semerci, M. Beliğ Azbazdar, İbrahim Adalı, Necdet Özekmekçi'nin başına gelebilir miydi?" diye sorarsanız "hiç sanmıyoruz" deriz.
Farzedelim ki; böyle bir durum vuku buldu!
İnanın ki; ortalık birbirine girerdi.
Şimdi ise; ortalık süt liman!
Cahit Sıtkı Tarancı modundayız.
Affan Dede'ye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var, ne adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiçbir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.
Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!
Haber-Yorum / Durmuş TUNA