"Cezaevinde olması gereken suç makinesi dışarıda, bu örneğe göre de, dışarıdan olması gereken basit suçlardan ceza alan sade vatandaş içeride.
Polis memuru Şeyda Yılmaz’ı şehit eden suç makinesinin 26 kaydı varmış.
İstinaf mahkemesinde bekleyen 3 suç kaydı olduğu açıklandı.
26'dan 3 çık, 23.
Yaşı 19.
Her yaşa 1.2 suç işleme oranı.
Polis katili, kabarık suç dosyasına rağmen nasıl serbest bırakıldı?
Sabıka kaydı basit suçlardan oluşmuyor.
Suç işleyen kişiye denetim tedbirleri uygulandığında, tekrar suça karışırsa denetimi iptal ediliyor.
Denetimli serbestlik şartlarına uymayan hükümlüler yasayı ihlal etmiş sayılırlar.
Hükümlünün, yükümlülüklerini ihlal etmesi bile koşullu salıverilme tarihine kadar açık ceza infaz kurumuna gönderilmesi için yeterli sebep.
Bir yıl içerisinde mazereti olmaksızın ve kasıtlı olarak üç defa karakola imza atmayan hükümlünün denetimli serbestlik kararı kaldırılıyor.
Bu kadar hassas ve sıkı işlediği görülen denetimli serbestlik yasası var.
İmzanızı bir dakika geçirdiğinizde ihlal sayılıyorken, nasıl oluyor da 26 suç kaydı bulunan bir kişi elini kolunu sallayarak gezebiliyor?
Katil için "pandemiden faydalandı ve serbest kaldı" deniliyor.
Evet, bu şekilde binlerce suçlu cezasını çekmeden serbest kaldı.
Müge Anlı bir programında, konuğunun 20 yıl hapis cezası aldığını öğrenince çok şaşırdı ve suçunun ne olduğunu sordu. Suç türünün cinayet olduğunu öğrenince de, "ohooooo biz boşuna uğraşıyoruz" şeklinde tepki gösterdi.
Pandemi 2020'de bitti ve bu tarihten sonra işlediği suçlar var.
1.2 suç işleme oranından söz ediyoruz!
Yirmi altı sabıka kaydı olan katil, her seferinde yakalanmış fakat ıslah olmadığı halde salıverilmiş.
Cezaevi sürecini bizzat yaşadığım için biliyorum.
Basın suçu işlemiş ve ceza almış bir gazeteci olarak kesinlikle aklım almıyor.
Defalarca cezaevine girmiş katil nasıl oldu da, cezaevlerindeki katı kurallardan geçti ve serbest kaldı?
Cezaevi savcısı, psikolog, eğitim birimi başkanı, müdür, baş gardiyan olmak üzere toplam 20 kişinin huzuruna çıkıp, nasıl iyi hal almış olabilir?
Suç makinasının topluma uygunluğuna karar verenler ne düşünüyordur?
Sistem herkese farklı mı işliyor?
Polis memurunun öldürülmesinde, sistemin içerisinde yer alan herkesin payı var.
Bir polis memurumuzu yaralayıp, bir polisimizi şehit eden katile hak ettiği ceza gerçekten uygulansaydı bugün bunları konuşuyor olmayacaktık.
Bu katil gibi, binlercesi aramızda dolaşıyor.
"Kasten yaralama, gasp, cinsel taciz, yağma, uyuşturucu madde kullanma, uyuşturucu madde temini, mala zarar verme vb." suçlarından kaydı olan bu katil gibi, daha niceleri pimi çekilmiş bomba ve ne zaman, nerede infilak edeceklerini kimse bilemiyor.
Basit suçlardan dolayı ceza alıp, cezaevine giren insanlar var.
Cezaevinde olması gereken suç makinesi tipler neden aramızda dolaşıyorlar?
Tutuklanmaları ve hapis yatmaları için illaki can almaları mı gerekiyor?
Genç polis memurunun öldürülmesinden sorumlu her kim varsa vicdanıyla hesaplaşmalıdır.
Kanun koyucu TBMM'dir.
Meclis çatısı altında görev yapan milletvekilleri, yaşanan acılara göre ve toplumun huzuru için adımlar atmalıdırlar.
Yaşanan olay gösterdi ki; polisin yetkileri kendi canını korumak için bile yetersiz.
Polisin yetkilerinin yetersizliği toplum tarafından tartışılıyor.
Polis çatışma sırasında kendisini korumak için güvenli bir yer arıyor.
Polisimizin şehit edilmesi olayında olduğu gibi.
Yine bir polisimizin göğsünden bıçaklandığı olaydaki gibi.
Bıçaklayıp, olay yerinden koşarak kaçan şahsın arkasından havaya ateş edilerek durdurulmaya çalışıldığı haberlerde görüldü.
Durdurmak için ayaklara ateş dahi edilmemesi dikkat çekiciydi.
Toplum, "polisin can güvenliği yokken, vatandaş ne yapsın?" diyor.
Polisin yetkilerinin artırılması tartışmaya açılmalıdır.
TBMM Başkanlığı konuyu acilen gündemine almalıdır.
Milletvekilleri sadece kendilerinde olan yetkiyi kullanmalı.
Caydırıcılığı olan yasalara ihtiyaç var.
Herkesin can ve mal güvenliği için kanun teklifi şart.