Yüzünüzün dönük olarak girdiğiniz her sokak alır sizi alır, kentin içine götürür. Kıvrılır, döner, kesişir, ayrılır, birleşir yollar ve kenti bir ağ gibi örer yollar. Bazen bir çıkmazda son bulur, bazen de kentin bitişine
Köprübaşından Söke içine yürüyorum. Her zaman ki olağan yürüyüşten farklı bu kez. Tüm dokusunu gözlemleyerek, adım adım, karış karış sindirerek.
Çarşamba yoğunluğu hissettiriyor kendini. Bugünkü pazara verilen önemin kanıtı bu kalabalıklar. Cadde insan akıyor. Her yöne gidenlerde bir yere yetişecekmiş telaşı. Koca camiden yükselen ezan sesi gün ortasını haberliyor. Sıcak, bunaltıcı bir hava, Mayısta Ağustos sıcağı.
Sağda ve solda iki kuyumcu. Özenle düzenlenmiş vitrinlerde altın takılar şımbıl şımbıl. Burasının adı altın yol mu olmalı. Sür git başka kuyumcular da sıralanmış cadde boyunca. Ah o tarımın altın yıllarını yaşadığı yıllar, düğünlerin kutsal tören özelliğini yitirmediği ve evlenmelerin boşanmalardan kat kat fazla olduğu, tüketilecek her şeyin bu denli bol olmadığı, yoksunluk yılları ama mutluluğun daha çok paylaşıldığı yıllar. Tüm bunlara karşın, bu denli bol kuyumcu yetmezmiş gibi yenilerinin ardı ardına açılması, işler yolunda demek ki? düşüncesine götürüyor beni. Ama yine de bir sokak standardı getirilmeli. Yeterinden fazla benzer işyeri açılmasına önlem alınmalı, tüm iş türlerine belli bir düzen getirilmesinin daha sağlıklı olacağına inanıyorum. Zenginin parası züğürdün belleğini yorarmış. Öyle mi acaba?
Caddenin ilk bankası çıkıyor karşıma, bankamatik yoğun kaldırım işgal edilmiş olsa da, yayaların park eden otolarla banka müşterileri arasından geçişteki zorluğu kabullenişi, bize özgü bir hoşgörü türü olmalı. Herkes halinden memnun, oysa geniş bir kaldırım ve taşıtlardan arınmış bir cadde pek de hayal olmasa gerek. Ha örneğin, caddeyi üstünde gondollarla tur atılan ve boydan boya akan bir ırmak olarak düşlemek ütopya olabilir ama trafiğe kapatılmış bir sevgi yolu oluşturmak hiç de olanaksız değil bence. Artık kentime güveniyorum projelerinin hızla gerçekleştiği günümüzde bunun çaresizliğini kabullenmek çok zor. Çünkü kentimi seviyorum ve kentime güveniyorum. (sürecek)