HER İNSAN KENDİ KAFASINDAN ASILIR...

FARUK HAKSAL

En tehlikeli hayvan hangisidir?..

Kaplan mı?

Köpek balığı mı?

Yoksa, timsah mı?

Niçin tehlikelidir bu hayvanlar?

Bizi, afiyetle yiyip, suyumuza çorba içerler de ondan...

Peki, siz bir köpek balığının evsel, kimyasal ve her çeşidinden atık üretip, yeraltı sularına bu atıkları “çaktırmadan” boca ettiğini görüp, duydunuz mu?

Ya da kaplanın, ormanları yok edip, çölleştirdiğini?..

Ya da timsahın, ozon tabakasına karşı, inadım inat, delici ve bitirici bir savaş ilan ettiğini?..

Gördünüz mü?.. İşittiniz mi?..  Şöyle bir yoklayın bakalım belleklerinizi.

Hayır, görmediniz ve işitmediniz…

Bir kaplanın yaşadığı yeri “bilerek ve isteyerek, bilinçle ve sevinçle” kirletip... Sonra bu kirlilik içinde yetişen sivrisinekleri öldürmek için, kilolar dolusu ilaç kullandığını gören de olmamıştır; duyan da...

Peki siz bir kedinin, günde sadece bir kez,  “def-i hacet” eyledikten sonra, arka iki bacağı ve pençelerinin yardımı ile ürettiği bu “katı atık” malzemeyi, toprağın derinliklerine gömmeye çalıştığını; sonra yeni baştan koklayıp, sürdürdüğü bu “çevreci” tavrını defalarca gözden geçirdiğini ve sonra yeni baştan ve yeni baştan bu kişisel atığını denetleyip, onu zararsız ve kokusuz bir hale dönüştürmek için uğraşıp durduğunu herhalde görmüşsünüzdür.

Siz bir timsahın, sırf eğlence olsun diye ya da diğer timsahlarla yaşadığı sorunların stresini atmak için, yaşadığı gölün kenarına pusu kurup, “avlanma” sporu yaptığını... Ve göl kenarından geçen diğer komşu timsahların stres atmakla meşgul keyifli arkadaşlarını görünce ona,

- Rast gele timsah kardeş, temennisinde bulunduğunu işittiniz mi?

İşitmediniz.

Biz de işitmedik.

Gelin şimdi de, “İnsanlar Âlemi” isimli kültürel mirasımıza “çift tıklayalım”...

Konu, derin.

Durum, hazin.

Vaziyet, vahimdir!..

Peki, ne olacaktır?..  Kültür mirasımızın  genlerimize yüklemiş olduğu “hasletler” boyunca nasıl yaşanacaktır?

Bu düzen içinde debelenerek, omurganızı daha da esneterek mi sürdürülecektir yaşam?..

Böyle gelmiştir tamam… Ama böyle gitmeye devam mı edecektir?..

Bu “insani drama”ya bir son verilmeyecek midir?

Kimileri, bu türden gerçekleri görmemek için kafalarını boyalı televizyon dizilerinin içine  saklayacak ve “ah”layıp, “vah”lamaya devam mı edecektir?..

Her dönemde ve her süreçte pirelerin berber, develerin tellal olmalarına izin mi verilecektir?..

Hayır!..  Bu amansız soruların her biri ile başa çıkılacak… Ve bu umutsuz koşuşturma içinde tiksintilerini birbirlerine tokuşturarak bir araya gelen bir grup biçare insan, “insanlık” ideallerini gönüllerinde oluşturdukları tahta oturtabilmek için kafa kafaya vererek çetin bir mücadele başlatacaklardır...

İşte bu meşgalenin sonunda da, böylece… İki peynirli, bir sade...  Ve bize müsaade denilecektir.

Bu satırları “hâl┠okumaya devam eden sizler mi?..

Bu konuda ne yapacağınıza siz kendiniz karar vereceksiniz.

Çünkü her insan, kendi kafasından asılır