Sevgili çocuklar,
İbrahim (a.s) peygamberin hayatını sahih (gerçek) kaynaklardan incelerken onun Kâbeyi nasıl yaptığını da anlatmamız lazım, değil mi?
Üzerinde yaşadığımız dünyayı bir büyük top kabul edin. Ama çok büyük bir top.
Biz o topun Türkiyesinde yaşıyoruz, bazı Müslümanlar Pakistanda, bir kısmı Endonezyada, diğer bir kısmı Rusyada ve Amerika gibi birçok ülkede yaşamaktadırlar.
Günde beş vakit bu insanlar Allaha yönelmekte ve ona ibadet (kulluk görevi) yapmakta, namazlarını kılmaktadırlar.
Eğer bunlar için yönelecekleri (dönecekleri) bir yön olmasaydı her biri sağa sola, öne arkaya dönecek böylece Müslümanların bir birliği olmayacaktı. İşte Allah bu birliğimizi sağlayalım diye dünya yüzünde bir noktaya (Mekkeye) bir bina yaptırdı.
Şimdi hepimiz namaz kılarken kıble ne taraf diye soruyor ve Hz. İbrahimin yaptığı o binaya yani Kâbeye yöneliyoruz.
Televizyonda görmüşsünüzdür. Kâbenin etrafında ki hacılar o binanın etrafında iç içe geçmiş birçok halkalar oluştururlar. Camilerde de namaz kılarken Müslümanlar aynı sıra yer bulamayınca bir arka sıraya geçerler ki bu sıraların her birine saf denir.
KABENİN
YAPILIŞI VE HAC
Kâbe, dünyaya gelen ilk insan ve peygamber Hazreti Âdem tarafından yapılmış ama zamanla bina yıkılmış ve yeri kaybolmuş.
Hazreti İbrahim tekrar Mekkeye gelerek oğlu Hazreti İsmail ile buluşarak ona;
Yüce Allah, burada kendisi için bir ev yapmamı istedi dedi. (Onun için Kâbeye Allahın evi de denir)
Bildiğiniz gibi Allahın (c.c) içinde oturacağı bir yeri olamaz. O, mekândan münezzehtir (sadece bir yerde olmaz) Ama O, her yerdedir ve bize bizden daha yakındır)
Sevgili çocuklar,
Hz. İbrahim, Hz. İsmailin de yardımıyla Kâbenin binasını yaptı, tamamladı.
Evi ziyarete gelecek tavafa ziyarete ve binanı etrafında dönmeye Hacıların belli bir köşeden başlaması için de binanın bir köşesine Cebrailin (a.s) (Büyük Meleklerden birisi) getirdiği ve adına Hacer-ül Esvet Kara taş) denilen taşı yerleştirdi.
Kâbe tamamlanınca Allah (c.c) Hz. İbrahime;
Ey İbrahim. Şimdi Müslümanları Kâbeye davet et (çağır) dedi. İbrahim ise;
Benim sesim insanlara nasıl ulaşır ki, Ya Rabbi dedi. Allah (c.c) ona;
Sen davet et. Senin sesini ulaştırmak bana düşer dedi.
Hazreti İbrahimden bu güne her yıl dünyanın her yerindeki milyonlarca Müslüman, Kâbeyi ziyarete gelirler ve bu ibadetlerinin sonunda Hacı olurlar. Yani Allah onlara çok büyük sevaplar verir (insanların hakları hariç) bütün günahlarını bağışlar, affeder.
Sevgili çocuklar,
Müslümanlık da ırk, renk, dil, kabile, zenginlik, güzellik gibi insanların yaratılırken ellerinde olmayan özelliklerinden dolayı övünme veya kendini diğerlerinden üstün görme duygusu yoktur.
Nitekim hac esnasında sağına bakıyorsunuz simsiyah bir insan, solunuza bakıyorsunuz kızıl derili bir insan, arkanıza bakıyorsunuz beyaz tenli bir insan birlikte ve omuz omuza Allaha yalvarıyor, birlikte ibadet ve dua ediyorsunuz.
Hiç biri diğerinden ne önde ne arkada İnsanların birbirine eşitliğine ait ne güzel bir görünüm bu.
HAZRETİ
İBRAHİMİN DUASI
Hazreti İbrahimin bizlere de örnek olan bir duası şöyledir.
Rabbim. Bu şehri (Mekke'yi) emniyetli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan sen koru. Rabbim. Kim bana uyarsa o bendendir. Kim de bana karşı gelirse, artık sen gerçekten çok bağışlayan, pek esirgeyensin.
Ey Rabbimiz Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını senin Kâbe'nin yanında, ziraat yapılmayan bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve bunlara rızk ver! Umulur ki şükrederler.
Ey Rabbimiz Şüphesiz ki sen benim gizlediğimi de açıkladığımı da bilirsin. Çünkü ne yerde ne de gökte, hiçbir şey senden gizli kalamaz.
Ey Rabbim Beni, soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle. Ey Rabbimiz Duamı kabul et. Çünkü sen duaları işiten ve kabul edensin.
Ey Rabbimiz (Amellerin) hesap olunacağı gün beni, ana-babamı ve müminleri bağışla Âmin (Dualarımı kabul et)