Başbakan Erdoğan, partisinin il başkanları ile yaptığı toplantıda, bir dahaki seçimlerde hedefi % 60 olarak belirtti.
Şu anda % 47 oy oranına sahip olan iktidar partisinin hedefi % 60.
Demek ki % 47lik bir pozisyonun kendileri için bir tehlike sınırı olduğunu sezmiş sayın Başbakan. Onun için de % 60ı işaret etmiş.
Bununla da yetinmemiş tabi ki, sayın Başbakan.
Bundan aylar evvelinden valilere talimat verilmişti. Unutmadıysanız hatırlarsınız.
Fakir fukara soğuklarda üşümesin diye, kömür dağıtın talimatı verilmişti.
Hani, 22 Temmuz seçimlerinden evvel de, çuvalların ve poşetlerin talimatı verilmişti.
Verilen bu talimatların semeresini iyi gören sayın Başbakan, bu sefer il başkanlarına talimatlarını yollamış.
Valla, ben köşe yazarlarının yalancısıyım. Onlar öyle diyor.
Hem de sayın Başbakan, il başkanlarına demiş ki, Binin kamyonların üstüne, ellerinizle dağıtın kömürleri.
Bunu yazan köşe yazarlarımız bir de isim takmışlar Ak Partiye.
AKP kısaltılmışını Avanta Kömür Partisi olarak değiştirmişler.
Ülkenin %70nin yoksullaştığı bir ülkede mantığını yürüten bir Allahın kulu çıkmayacak mı bu mazlum milletin arasından? Pes doğrusu.
Hükümet, ekonomi iyi yolda diyor. Ekonomistler vay yandık diyor.
Yeşil kartlıların çığ gibi büyüdüğü bir ülkede ekonomi iyidir diyebilir miyiz?
Hele hele, Sosyal Yardımlaşma Vakfının başında bulunan müdürün babasına dahi yardım yapıldığı haberi ayyuka çıkan bir ülkede adalet var mıdır diyebilir miyiz?
Her seçim arifelerinde paketlerin uçuştuğu, çuvalların elden ele dolaştığı bir ülke ne kadar büyüyebilir.
Şimdiki gençler bilmezler ama, biz yaştakiler okula ilk başladığımızda ilk okumamızı şöyle yapmıştık.
Uyu uyu yat uyu. Yat yat uyu
Bu tekerleme esasen ilk okumayı söken birinci sınıf öğrencilerinin en kolay öğreneceği kelimelerdi.
Daha sonraları bazı kesimle bu kelimeleri müfredata sokanların, özellikle bu kelimeleri kitabın başına koyduklarını ve milleti uyutmaya küçükten başladıklarını savunuyorlardı.
Bu kesimler daha çok yeni Türkçeyi öğrenmek istemeyen ve sosyalleşmeyi ise katiyen istemeyen kesimlerdi.
Bir çoğu iş başında, eskiyi unutmuş gibiler.
Şimdi bu uyutmaca maşallah, çuvallarla, paketlerle ve hatta TV ekranlarında duygu sömürüsü yapılarak gerçekleştiriliyor.
Avanta Kömür partisi
Bu parti ismine bir de slogan gerekmez mi?
Al kömürü ısın, ben ne yaparsam yaparım, susun
Eskiden sosyalist ülkelere kızar, insanlarına eziyet ediyor, yoklukları oynatıyorlar, bir de adaletten bahsediyorlar diye.
Komünizmin, sosyalizmin düşmanıydık bir zamanlar.
Komünist devletlerde insanlar devletin evlerinde oturur, ekmeklerini devletin verdiği karnelerle alır, araçlara bedeva biner, ayda belli miktarda ücret alır, hayatını idame ettirirdi.
Şimdi bakıyorum da, ülkemizin hemen hemen o yıllara geri geldiğini görür gibiyim.
Sağlık bedeva, kömür bedeva, fonlardan akan paralar her ay tıkır tıkır, memurlara verilen belli ücretler.
Bunu karşılığında istenen adam gibi hizmet.
Yahu, bu kadar beleş yaşam sonunda insanlar niye oyları % 60a, hatta % 80e çıkarmasınlar.
İşte bostan, yan gel Osman.
Dinimiz bize hayır yapmamızı da emrediyor.
Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir sözü de dinimiz özelliklerinden çıkmıştır.
Ama, siyaseten insanlara bu şekilde yaklaşmak, yanlış kararlar olarak değerlendirilmelidir.
Memleketin yoksul insanları varsa, onlara iş gerekmez mi?
Çeşitli kurum ve kuruluşlar aracılığı ile yapılan yardımlar sanki yoksulluk diye bir iş sahası açmaktadır.
Yoksulum diyenlere acıyarak yaklaşmak bir nevi menfaat kapısı olmuştur artık.
Hedef çıkarlardan önce yoksulluğun ortadan kaldırılması olmadır. Bu da yoksul denilen kişilere, kömür dü, şeker di, undu veya ayda verilen üç beş liraydı gibi yardımlarla olmaz.
Hele hele, oyları % 47 den % 60lara çıkarmak için yapılıyorsa hiç olmaz.
İşte o zaman partinin adını da değiştirirler, sloganını da.
BAK HELE
Geçen hafta mecliste PKK kardeşimizdir diyen partiyi ziyaret ederek desteklerini sürdürdüğünü söyleyen Baskın Oran şimdi de PKK askeri açıdan yenildi demiş.
Vah vah vah. Pek üzüldüm doğrusu.
İnşallah siyasi açıdan da yenilecek ve sizin gibilerin çenesi de kapanacak.
Çünkü, PKK kendini bitirirken, meclisteki taşeronunu da bitirdi. Şimdi sıra dışarıdaki akıl hocalarında.
AĞIR TOPLAR
DP (DYP) eski süvarilerinden Hüsamettin Cindoruk ve İsmet Sezgin, yeni seçilen genç kadro ile bu işin yürümeyeceğini bildirmişler.
Bu güne kadar bir ağabey, bir büyük olarak saygı duyulan bu iki zat, sayın Çiller zamanında da aynı lafları edip partiden ayrılmışlardı hatırladığım kadarıyla.
Bu genel kurulda, bu eski ağır toplar saygıyla karşılandılar. Ama onlar yine yapacaklarını yaptılar.
Demek ki, ağır top olmaktan bıkmışlar, yıkım topu olmayı yeğlemişler. Tabi genç yöneticilerden de onlara, güle güle demek düşer. Öyle değil mi?