Siyaset renkleniyor.
Memurlar görevlerinden istifa ediyor, eski siyasetçiler meydanlarda dolaşmaya başladı.
Anlayacağımız meydanlara pehlivanlar çıkmaya başladı.
Yine çok tantanalı bir dört ay geçirteceğiz, çok
Vatandaşını beş yıldır unutanlar meydanlara çıkıp yalanlar üstüne yalanlar atacaklar, yeni çıkan siyasetçileri al aşağı etmek için ellerinden gelmedik entrikaları sahneye koyacaklar.
Meydanlara akademisyenlerden, öğretmenlerden, avukatlardan, artistlerden renkler serpiştirecek bu dört ay.
Bir yandan yeni aday adaylarının incelenmesi yapılırken kimden hangi belediyeyi kapabiliriz hesapları yapılıyor, binlerce liralık pazarlıklar ortaya koyuluyor.
Tabi bu arada küçük partiler de bizler ide iddialıyız diyorlar ama bir parti çatısı altında elemanlarına iş arıyorlar.
Aday adaylarından aranan özellikler kimliklerini ortaya çıkarıyor.
Onların ne zamandan belli o partinin teşkilatı içinde çalışıp emek verdiğine bakılmıyor artık.
Aday adayının öncelikle;
1-Parasına
2-İşine
3-Aile babası mı dır, değil mi dirine
4- Çağa ayak uydurabiliyor mu suna
Ve en sonuncusu da
GÜVENİLİR misine bakılıyor.
Güvenli olup olmadığı en son madde olarak ele alınıyor çünkü sonradan yapılacak transferler düşünülüyor alsa gerek.
Adayların fikirlerinden ziyade bu vasışarına önem verilmesi yani aday imajları oldukça çekişmeli geçireceğine benziyor siyaseti.
Tabi ki partiler adaylarını belli edip onayladıktan sonrada vatandaşın peşine düşmeler başlayacak o zamanda.
İşte esas siyaset o zaman başlayacak.
Size hiç bu güne kadar selam bile vermeyen birisi tarafından öpülmenin ne demek olduğunu bilebilir misiniz?
Bilmiyorsanız bir ay daha dişinizi sıkın o zaman.
Ocak ayına bir kala öpülmeye başlanırsınız.
Hemde ne öpücükler. Yıllarca silseniz öpülen yerin izin çıkmaz vallahi.
Ama 29 Mart sonrası sizi hatırlayan da olmaz. Öyle değil mi?
Siyasi yaşamlarda yeni meydana çıkan pehlivanlara açemi derler.
Ustaların yanında siyaset acemisi oldukları için.
Sokağa indiğimizde ara ara bir dükkanın önünde oturan bir ak başlı ve onun etrafında ilgi ile onu dinleyen üç beş kişiyle rastlıyoruz.
İşte bu akbaşlılar usta siyasetçiler olsa gerek.
Başarının sokak kulislerinden geçtiğini biliyorlar evvel Allah.
Haydi meydana o zaman.
Showlar başlıyor.
Saltolar atılmaya başladı, tırpanlar çekilmeye başladı. El enselerin biri bin para.
Transferler açıldı.
Kimin umurunda duyarsız bırakılacak halkın aydınlatılması.
Kimin umurunda fakirleştirilen halkın bir torba kömür peşinde koşuşturması.
Kimin umurunda mutfaklarda çıkan yangının iş yerlerine de sıçradığı.
Kimin umurunda daha dün Adanada 1610 kişinin çıkış aldığı ve işsiz sayısının 2600 kişiye ulaştığı.
Kimin umurunda körleştirilmemiz.
Bize şimdi fiziği düzgün, cebi dolu yerel siyasetçi lazım.
Kimin umurunda devletin parası ile il il gezerek siyaset yapıyoruz diye bölücülük yapan Emine Ayna.
Kimin umurunda Öcalan sıkılıyor diye arkadaş evlerinin yapılması.
Kimin umurunda güpe gündüz sokak ortasında kadın kaçırıp da tecavüz edenler.
Kimin umurunda hergün verilen şehitler ve özgürlük savaşı veriyoruz diyerek nara atan DTPliler.
Kimin umurunda Bitliste elinde Türk bayrağı ile PKK lıların içine dalıp Kahrolsun PKK diye bağıran gencin linç edilmesi.
Veee.
Kimin umurunda doğal gaza üst üste zam yapanlara lanetler okuyan halkın isyanı.
Doğal gaz yakmaktan vazgeçip de soba yakacağız diye bağıran emeklinin çırpınışı.
Veee.
Kimin umurunda yaşanan onca kriz.
Ve kimin umurunda seçimlerde harcanacak milyonlar ve tam takır bırakılacak hazine.
Artık meydanlar açıldı. Herkes meydana.
Bu meydan er meydanı değil, bu meydan siyaset meydanı.
Birde merak ediyorum.
Bakalım kaç tane kadınımız bu siyaset meydanında meclis üyesi, il genel meclisi üyesi ve Belediye Başkanı olacak.
29 Mart 2009da 65 il, 750 ilçe, bin 350 civarında belde, 2 bin 300 civarında birimde halkın hür iradesi ile (!) belediye başkanları seçilecek.
Evet yanlış anlamadık. Halkın hür iradesi ile.
Yereller belediye başkanlığına aday adaylarını belirtirler genel merkeze. Genel merkez de halkın hür iradesi ile başkan adayları bu der.
Ne kadarı bayan olur, ne kadarı yeni yeni beyinler olur, o halkın omurunda değil.
Çünkü körleştik artık.
Hiç bir şeyi göremiyoruz geçim derdinden.