Söke Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Rahmetli Reşat Anya’ yı, 1 Eylül 2015 Salı günü kayıp ettik. Henüz 53 yaşında olan Anya’ nın bu erken hayata vedası, Söke Halkı kadar iş ve mesai arkadaşlarını da üzdü. Ölüm karşısında yapacak hiçbir şeyimiz yok. İstesekte, istemesekte o gelip bizi buluyor. “Sen gençsin, henüz daha erken, yapılacak işlerin var, biraz daha yaşa!” demeden, günü ve saatı geleni alıp gidiyor. Bazen Reşat Anya gibi erken, bazen de çok geç, her ne olsa da ölüm karşısında yapacağımız hiçbir şey yok!
Rahmetli Büyük Şair Yahya Kemal Beyatlı’nın da dediği gibi:
“Demir almak günü gelmişse bu zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.” O saat gelmişse, kalkış sereni çalmışsa durmanın imkânı yoktur. Şair ölüm saatini şöyle dile getiriyor:
“Zâlim saat ihmal edilen vakti çalar da,
Bir ân uyanırlarsa leziz uykularından,
Her yer kesilir kapkara zindan.” Evet insan öldükten sonra, kapkara olan dünyada kimleri görebilir ve kimleri anımsaya bilir ki? Ben, büyük şairin bu düşüncesine katılmıyorum. Rahmetli Reşat Anya’nın o kadar çok seveni vardı ki, Koca Cami’nin avlusu dolup taştı. Onu son kere yolculamaya gelenler, taht misali o musalla taşı önünde iken saf tutup el bağlayan o kadar çoktu ki onları görmemek imkansızdır. Allah, insana o görme gücünü vermemiş olsaydı, onun yüce ruhu bunları görmemiş olsaydı, böyle görkemli bir törene ne gerek olurdu?
Yine büyük şairin “ Sessiz Gemi” olarak tanımladığı o tabuttan söz edeceğiz. Bazıları “ sessiz gemi,” bazıları ise “Cansız at” der. O cansız ata binip te son yolculuğa çıkarken, arkandan göz yaşı dökerek o tabuta sarılıp ağlayanların yok mu? İşte insanı yeniden öldüren onlar oluyor. Evet Reşat kardeşim, kızlarının tabutuna sarılıp ağlayışları binlerce cemaatı ağlattı. Buda senin iyi bir baba olduğunun gerçek ifadesi değil mi? Ailen iyi bir babayı kayıp ederken, Söke ise iyi bir başkanını ve dürüst bir iş adamını kaybetti. Elbette böyle bir kayıp hepimiz için acıdır, çok erkendir.
Kusura bakmayın, parmaklarım bilgisayarın tuşlarında gezinirken, her harfe dokunurken göz yaşlarım da içime akıyordu. Neden akıyordu? Biraz bu akıntının nedenleri üzerinde duracağım. Söke son yıllarda, kısa süre önce ilçemizden ayrılan değerli kaymakamımız Mehmet Demirezer ile Söke Sivil Toplum Örgütleri işbirliği içinde çok uyumlu bir çalışma rüzgârı yakalamıştı. Altı yıllık kısa bir zamanda bu insanlar Söke için çok önemli yatırımları başlattılar ve devam ettirdiler. Söke Üniversitesine giden yolda çok önemli adımlar attılar. Başta Söke Belediyesi, Söke Ticaret Odası, Söke Esnaf ve Kefalet Kredi Kooperatifi Başkanlığı, Söke Ticaret Borsası, Söke Ziraat Odası, Söke’de kurulu diğer oda başkanları ve hayır sever vatandaşlarımızın iş birliği ve destekleri ile Söke’de iki fakülte yapıldı. Yıllardan beri yılan hikayesine dönen “Söke Organize Sanayi Bölgesi” üzerinde ki çalışmalarda ilerlemeler kayıt edildi. Bu çalışmalarda Söke Ticaret Odası’nın önemli katkıları oldu. Daha önce ki başkanı Sayın Süleyman Toyran ve arkadaşlarının, onun belediye başkanı seçilmesinden sonra yerine Ticaret Odası Başkanı seçilen büyük kaybımız rahmetli Reşat Anya’nın çalışmaları taktire değer, çok önemli hizmetlerdi. Süleyman Toyran’ın izinden yürüyerek, Söke için yapılacak her işte katkıda bulunarak, yöneticilere destek oldu. Rahmetli hem Söke’de ve hemde Türkiye’de Odalar Birliği bünyesinde seviliyordu. Bu sevgiden dolayı cenazesine TOBB Başkanı sayın Rifat Hisarcıklıoğlu’ da gelerek katıldı. Kendisine bu acımızı paylaşarak taziyede bulunmasından dolayı teşekkür ederim. Yine eski kaymakamımız ve Sökeli Fahri hemşerimiz Sayın Tire Kaymakamı Mehmet Demirezer’e de çok teşekkür ederim. Cenazede bulunan başta valimiz olmak üzere bütün cemaata teşekkür ederim.
Acımız ve kaybımız çok büyük. “Ateş düştüğü yeri yakıyor.” Ben yine Büyük Şairimizin “Sessiz Gemisi” ile yazıma devam edeceğim. Bu kerre Ölen Yahya Kemal değil, rahmetli kardeşimiz Reşat Anya. Daha iki gün önce, telefonunu arkadaşı Yusuf Günal’dan alarak aradım. Ama ne yazık ki telefonla ulaşamadım. Demek ki hasta imiş! Yahya Kemal’in “SESSİZ GEMİ” sine öldüğü zaman nazire olarak Yeni Asır Gazetesi’nde Sıddık Tüzün tarafından 4 Kasım 1958 de yazılan bir şiiri rahmetli Reşat Anya’ya ya adapta edeceğim.
DAHA ÇOK GEMİLER KALKAR BU LİMANDAN
Yine bir gemi meçhule demir aldı zamandan;
Son yolcu değil aldığı, Reşat Anya bu limandan
Rıhtımda kalan gözlere inmiş, kara perde;
Sallanmadı mendil, ne de bir el, bu seferde.
Bir yolcu ki, görmez bizi artık, bize hicran;
Yaklaşmada bizden çok uzak âleme her an.
Elbette ki memnun kalacak, gittiği yerden;
Yok çünkü dönen, geçti asırlar, bu seferden.
Sessiz gemi, gözlerden uzaklaşmada sâkin,
Sonsuzluğa meydan okuyan hâl ile lâkin.
Bir başka hüzün, başka elem var, bu gidişte;
Heyhat! Bu sefer yolcusu, Reşat Anya işte.
Ölüm güzel olmasaydı, hiç ölür müydü?
Ahır zaman peygamberi Muhammed Mustafa!
UYU SON UYKUNU, KARDEŞİM REŞAT, VATANIN SICAK KOYNUNDA! Ruhun şad, makamın Cennet olsun. Ailene ve arkanda kalanlara Allah sabırlar versin.