HAK EDİLMEYEN İTİBAR ZORBA YETİŞTİRMEKTEDİR

ŞEREF PINARBAŞI

“Zorbaya haddini bildirmek öksüze kaftan giydirmektir” diyor atalar.

Atalarımız böyle diyor ama kim bu zorba?

Toplum içinde hangi davranışlarıyla ortaya çıkıyor?

Kısaca bu zorbaları nasıl tanıyacağız? Kendimizde de bu zorbalıklar var mı?

Farkında mıyız?..

Eğer farkındaysak nasıl gidereceğiz? Hem kendimizdeki, hem de diğer insanlardaki zorbalıklara dur demenin yolları nelerdir? Bu konuda esasa ilişkin asıl sorunda, zorbalığa yol açan neden ya da nedenler nelerdir?

Sanıyorum soruları okudukça kafanızda da belirgenleşen yanıtlarını arıyor ve yorumlarla çözüme gitmeyi de düşlüyorsunuzdur.

Gelin önce zorba sözcüğünün  anlamına bir bakalım.

Zorba:

1) Gücüne güvenerek ve güç kullanarak başkaların hakkını elegeçiren halkı baskıyla yöneten (kimse)

2) Her zaman zora başvuran zor kullanan kimse

3) Zoru, insanları yola getirmenin bir yolu olarak gören kimse ya da kimseler.

Sözlüklerdeki anlamı böyle. Bunların toplum içindeki davranışları ile belirgenleştiği yerler ise gücünün yettiği heryerdir. Örneğin çalıştırdığı işçisidir, bir çocuktur.(kendi çocuğu dahil)kimsedir, kişidir. Annesidir, babasıdır, yönettiği halkıdır. Kısaca çeşitli şekillerde ve entrikalarla elegeçirdiği yetkileri, kötüye kullanarak hükmetme duygusunu kat kat abartandır. Önüne gelenin onur ve canını düşünmeksizin duygularının freni olmayan kişi ya da kişilerdir.

Bu tür zorba yada zorbaların kaynağı ve nedeni ise, insanların şımarık yetişmesidir. Şımarıklık hak edilmeden almanın sonucudur. Bu, ayağa kalkmaya çalışan çocuğa aman düşmesin diyerek, onun çabasına izin vermemekle başlayan bir verme şeklidir. Dahası onbeş günlük bebeğin, anne memesini iki üç kez ağlayarak elde etmesiyle başlayan bir süreçtir. Ondan sonra arkası gelmektedir. Her istediğini önceleri ağlayarak sonra gücü yettikçe zorla, gücünün yetmediği yerde de mazlumları oynayarak, erki ele geçirmekte ve bundan sonrada tam bir zalim olmaktadır.

Bir zorba aynı zamanda korkak ve yalakadır da. Aynen aşağılık kompleksi ile üstünlük kompleksinde olduğu gibidir. Her bir zorba üstünken bir anda yalakalanarak, birilerinin dizinin dibine kıvrılıp yakınmakta, şikayette bulunmaktadır. Asla kendine özgüvenli değil, başkalarının gücünü kullanmaktadır. Bu ataerkil ailede baba ile başlayıp dede, ata, derken etnik ve dinsel köklere uzanmakta, yaratılan hayali kahraman ve ermişlerle sürdürmektedir. Dahası ve en sonunda da peygamber böyle istedi, yani Allah benim dediğim gibi istedi diyerek istemlerine toplumsal anlamda desteğe çevirerek, zorbalığına devam etmektedir. Eskiden toplumsal anlamda din devletlerinde, dinin temsilcileri olan kral ya da şahlar varken, şimdilerde bu yetmeyerek din ve ırk karışımından oluşan iki kişilikli zorbalar iş başına geçebilmektedir. Yani, yeni kişilikler, hem dinciliği hem ırkçılığı aynı anda oynayabilmekte, böylece özellikle gelişmemiş toplumlarda saat başı değişikliklerle oynarayak zorbalığını daha doğrusu taşeron zorbalığını sürdürmektedir.

Eğer biz doğru insanı yetiştirmek istiyorsak ve bu doğru insanın falso yapmadan devam etmesini istiyorsak ki, başka çaremiz de yoktur, o zaman yapacağımız işlemde şudur;

İnsanın doğumundan başlayarak ölümüne kadar olan zaman sürecinde, eğitimine ve yürüyüşüne sağlam gözle bakarak, açık bir şekilde eleştirebilmeliyiz, destekleyebilmeliyiz.

Doğru yaptığında onere edebilmeli, yanlışında yalakalığa ve ezilip bozulmaya meydan vermeden karşı koyabilmeliyiz. Böyle bir durumu, 0-3 yaşı farklı olmak üzere, 3-90 yaş arasında uygulamaktan çekinmemelidir.