Dünyaya ve dünyamızın ülkemizide kapsayan kısmına baktığımızda bir takım enteresan gelişmeler üst üste yaşanmaya başladı.
Katolik Kilisesinin başına getirilen Arjantinli Papa Francesconun resmi olarak göreve başlama törenine, Katolik ve Ortodoks hristiyanlığın ayrılmasından 959 yıl sonra ilk defa bir Fener Rum Kilisesi Baş Papazı olarak Bartholomeos ve Ermeni Katolik Kilisesi Patriği Karekinde katıldı.
Bu törene katılması nedeniyle Başpapaz Bartholomeos, NTVye yaptığı değerlendirmede kiliseler arasındaki eski düşmanlığın ortadan kalktığını belirtti.
Bartholomeos tarafından ilişkinin boyutuna düşmanlık nitelendirmesi yapılmasına ve İstanbul Başpapazının törene gidiş kararının Batıda çok takdir edilmesine, dikkatinizi çekmek istiyorum. Acaba hangi güç, hangi sebeble bu düşmanlığı bitirmiş ve ondan sonra da takdirini belirtmiştir.
Bilmiyorum, son zamanlarda bize iflas ettiği pompası yapılan Yunanistanın Türkiyeye karşı eylem ve açıklamalarını izliyormusunuz?
Yunanistanın son aylarda işgal ettiği adalarımızın sayısının 18e ulaştığı belirtiliyor. AKP iktidarının, mütekabilyet esasını aramaksızın Türkiyedeki azınlıklara verdiği gayrimenkuller yetmemiş olacakki; Yunanistan Dışişleri Bakanı Dimitris Avramopulas Ayasofya Camiinin kilise özelliğinin korunması gerektiğini belirterek konunun takipçisi olduklarını söyledi.
Ardından yaşanan bir diğer ilginç gelişmede, AKPnin Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelikin Geçmişte yapılan bazı yanlışlıklar yüzünden ülkemizi terk etmiş Hristiyan ve Yahudiler var. Hepsine ülkenize geri dönebilirsiniz diye açıklaması oldu.
Ülkemizde Türk Silahlı Kuvvetlerine diz çöktürmek için yapılan faaliyetlere her şey çok açık olduğu için artık bir şey demeyeceğim ama Patriotların ülkemize niye konuşlandırıldığını tartışan kaldımı? Yoksa bir bahane yaratılarak Haçlı ordusunun askerleri, Müslüman Türklerin vatanınamı yerleşti? İsterseniz cevapları siz verin...
Haçlı Seferlerinin içten ve dıştan bir çok atağı var. Örneğin, Akdamar Kilisesinin ibadete açılmasıyla Vana gelen Ermenilerin sayısı arttı diye Erivan Van seferlerinin 3 Nisanda başlayacak olması haberleri gibi...
Bu günkü Nevruz Kutlaması adı altında Diyarbakırda uzun yıllar süren bir çalışmayla toplatılan kalabalık ve katılan davetlilerin şahsiyeti ve görevlerini de Haçlı Seferinin bir diğer boyutu olarak görüyorum. Keza Haçlılarla, dinlerarası diyalog arayışında olanlarıda.
Şahsen, ülkemizde yaşanan çöz(ülme)üm sürecininde, başta Müslüman Türkler olmak üzere tüm İslam Dünyasına karşı başlatılan Haçlı Seferinin bir parçası olduğu kanaatindeyim.
Türk toplumunu yönlendiren odaklar ve zihin algısı yaratmakta mahir olan enstrümanlar, bizden bunları ustalıkla gizlemekte, yaşananları günlük basit siyasi çekişmeler ve sen ben tartışmalarına indirgemektedir. Bu da son Haçlı Seferinin bir stratejisidir.
Türkiyede uzun yıllardır yapılan sosyal, ekonomik, kültürel çalışmalar ve bunlara karar veren siyasi mekanizmaların; bunları hep hristiyanlığın ve onun kontrol edicisi küresel güçlerin lehine yapmış olduğunu, son gelişmeler ile daha iyi görebiliyor ve anlıyoruz.
Hepimiz bu son Haçlı Seferi ile ilgili olarak teyakkuz halinde olmalıyız. Çünkü ülkemizde uyarılmamız gereken mekanlardan olan camilerin çoğunluğuda bu haçlıların muhipleri tarafından işgal edilmiş durumda.
Görüyoruz ki; Haçlı İmparatorluğu, küresel güçler eli ile Müslüman Türk Milletinin üzerine gelme kararlılığında. Buna daha öncede denediler ama bu kez daha akıllı bir strateji ile geliyorlar. Bize kızanlar arasında belki dindar ve milliyetseverler halen kalmıştır diye yine de bunları yazayım dedim.
NOT : Bundan önceki son yazım olan Millet Kendisi Adını Koyarda adı geçen Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Sn. Yusuf Tekin aşağıdaki açıklamayı gönderdi. Aynen yayınlıyorum. Gerçi teessüf etmiş ama kendisi ile ilgili bir yorumda bulunmamışım. Sadece basına yansıyan cümleyi yazdım. Herhalde bu teessüf yazının tamamına olmuş. Ne yapalım takdir kendisinindir. Bende açıklamayı cevap hakkı olarak sizlere sunuyorum.
Sayın Pehlivanlıoğlu,
Eger bir isim benzerliği yoksa size sayın vekilim diye hitap edeyim,
18 Mart tarihinde haberiniz.com.tr adlı sitedeki yazınızı üzülerek okudum, çünkü bahse konu olan konuşmada asla kullanmadığım kelimeler (küresel güç, küresel devlet gibi kelimeleri kullanmayı sevmem, kullanmam da) ve asla tasvip etmediği bir ifade orada haberi yapan muhabirin sebebini bilemediğim sorumsuzluğuyla haber sitelerinde yer aldı. Haberi internet ortamında görür görmez ilgili ajansları (İHA ve AA) aradım. Ve düzeltmelerini istedim. Her iki ajans da konuşma kayıtlarını inceledikten sonra bunun kararını vereceklerini söylediler ve 10 dakika içinde beni arayarak özür dilediler, ilgili muhabirler hakkında işlem yapacaklarını söylediler. Ardından da bir düzeltme haberi yayınladılar.
Siz sanırım ilk haberi gördünüz ve yazınızı yazdınız.. Keşke biraz daha duyarlı olsanız ve düzeltme metnini de okusaydınız. Kullandığınız ifade nedeniyle teessüflerimi bildiriyorum. Ben bir siyaset bilimciyim. Ve eğer biraz zahmet edip konuşmanın sizin okuduğunuz versiyonlarında dahi kalan kısmını okuma zahmetinde bulunsaydınız, üniter devletin Türkiye için vazgeçilmez olduğunu ve başkanlık sistemine geçilse dahi üniter devlet kurgusundan vazgeçilemeyeceğini defaten ifade ettim.
İlave olarak bir Tekzip metni göndermeden bu yanlış anlaşılmayı düzelteceğini ümit eder, selamlar sunarım.
Doç. Dr. Yusuf TEKIN
Gençlik ve Spor Bakanligi
Bakan Yardimcisi