Pazar günü yapılacak seçimle 74 milyonluk nüfuslu Türkiyede kayıtlı 50 milyon seçmen oy kullanacaktır. Bu seçim, Türkiyenin demokratik tarihi ve mensubu olduğum parti için yeni bir gurur kaynağı olacaktır. Seçim sonuçları, Türkiyenin demokrasiye, özgürlüklere, hukukun üstünlüğüne ve serbest ekonomi ilkelerine olan güçlü bağlılığını bir kez daha teyit edecektir.
Türkiye, bölgesinin parlayan yıldızıdır. Dünya için bir ilham kaynağıdır. Batı dünyasının ilkeli üyesidir. Türkiye, Avrupa Birliği ile müzakereleri kararlı biçimde sürdüren bir ülkedir.
Seçim kampanyası bazı sorulara, zaman zaman da, mensubu olduğum partiye yönelik asılsız eleştirilere yol açmıştır.
Türkiyenin Adalet ve Kalkınma Partisini tekrar tercih etmesi, Hükümete yeni ve kararlı bir güvenoyu olacaktır. Son 9 yılda, her iki yılda bir seçmenin karşısına çıktık ve her seferinde yeni yetki aldık - güven tazeledik. Türkiyede değişim varsa, ki vardır, bu tam demokrasiye ulaşma değişimidir. Türkiye, vesayet rejiminden, AB standartlarında bir demokrasiye geçmektedir.
Türkiyede değişim, statükonun çıkarları, rehavet, belli kurumların güç mücadeleleri, ve demokratik seçimle işbaşına gelmiş hükümetlere karşı temelden kurulmuş hukuki-kurumsal engeller ağı nedeniyle nispeten yavaş gerçekleşmiştir. Daha üç yıl önce partimiz kapatma davasıyla karşı karşıya kaldı. Aynı zamanda sivil bir cumhurbaşkanı seçeceğimiz için askeri darbe tehdidiyle karşılaştık. Kimileri, bu müdahaleleri, güçler ayrılığı olarak tanımlamaktadır. Türkiye'de tam anlamıyla güçler ayrılığı ilkesinin hakim olduğu gerçek bir demokratik sistem hiçbir zaman etkili olmamıştır. Ancak bu sistem artık AB standartlarıyla uyumlu olarak kurulacaktır. Türkiyenin modern tarihinde ilk defa, demokratik olarak seçilmiş bir hükümet, sahneyi-ülkeyi, kendi kendini yetkilendirmiş anti-demokratik vasiler ile paylaşmayı reddetmektedir, bütün gürültü de bundan kaynaklanmaktadır.
Türkiyedeki toplu gözaltı iddiaları ile ilgili olarak: İtalyadaki Gladyo ve Temiz Eller operasyonlarını, Yunanistandaki Cuntacı Albaylar" duruşmalarını ve İspanya'da 1981 darbe girişiminden sonra yapılan Campamento Duruşmasını hatırlamak gerekir.
Bazı gazetecilerin tutuklanması: Yaptıkları habercilik faaliyetleri için değil, darbe planlarına katıldıkları yönündeki iddialar nedeniyle tutuklanmışlardır. Anlaşılıyor ki, savcılığın elindeki delliller, tutuklamayı gerektirecek boyuttadır. Ve elbette sanıklar, suçları kanıtlanıncaya-mahkeme kararına kadar suçsuzdur.
Ayrıca, açık-kapalı her bir "otokrat eğilim" iddiasını tamamıyla ve kesinlikle reddediyoruz. Bu iddialar toptancı iddialardır, taraflıdır ve siyasi maksatlıdır. AK Parti herkesi sever-sayar, herkese hizmet eder. Her bir Türk vatandaşlarının hak ve özgürlüğü hukukun koruması altındadır ve bu koruma, ABye katılım süreciyle AB ile daha da uyumlu hale getirilecektir.
Seçimlerden sonra, 1980 askeri darbesiyle oluşturulan ve otoriter ruh taşıyan mevcut Anayasa yerine, temiz bir sayfa açılarak yeni bir anayasa gerekmektedir. Demokratik müttefiklerimiz Yunanistan, İspanya ve Portekiz'in de iyi bildiği gibi, aday ülke, askeri anlayışa sahip anayasayla AB üyesi olamaz.
Türkiye, Haziran 2011den sonra, uzlaşmaya dayalı bir anayasa kabul edecektir. Ve böylece Avrupa Birliğine katılım sürecinde önemli bir adım atacaktır.