GÜNDEM 1

MEHMET ALİ OKLAY

Cumhurbaşkanı Tayyip Bey "Amerika Kıtası'nı müslümanlar keşfetti, Küba'da cami yapmışlardı" deyince her zaman olduğu gibi sadece bizim gündemimizi değil, toptan gündemi belirledi. Ardından Papa'nın ve Putin'in ziyareti ile dünyanın da ilgi odağı oldu.
Bu yazıdaki amacım Tayyip Erdoğan güzellemesi yapmak değil. Fakat bilhassa ülkemizdeki marazi bir duruma işaret etmek. Bu marazlı durum ise bize dikte olunan resmi tarih tezlerine bir sanem gibi tapıyor olmamız, doğru olmayabileceği fikrine bile asla tahammül göstermememiz. Olasıdır ki, Cumhurbaşkanı yanılıyor olabilir. Bunu da en iyi bilim adamları ortaya koyacaktır, tartışılacaktır.
Ortalıkta aman Allah'ım ne söylemler. Hiç böyle bir şey olabilir mi? Koca dünya tarihini sorgulamak bizlere mi kalmış! Malum Tanzimat kafasının günümüzde zuhur etmesini yaşadık. Bir Türk-Müslüman'nın bu söylemler haddine mi?
Baskılanmış, güdülenmiş ruh halimize isyan! Bizden adam olmaz söyleminin 21.yy'daki hortlaması gibi bu durum. Malum Tanzimat aydını kafası köküne kadar böyledir. İşte tarihten bir-iki örnek;
"İngilizlerden çok şey öğrendim. Fransız medeniyetine tutkunum. Bende duygu ve fikir olarak ne varsa sizindir. Bende fena olan her şeyin kaynağı benim." Sevr Anlaşması'nın heyetinde bulunan Rıza Tevfik'in bir Fransız gazetesine verdiği demeç budur.
İttihatçıların ileri gelenlerinden Abdullah Cevdet Bey ise şöyle demektedir: "Avrupa'dan damızlık erkek getirilerek nüfusumuzun islahı ile kurtulabiliriz. Dünyada tek bir medeniyet vardır. Avrupa medeniyeti, gülü ve dikeni ile olduğu gibi alınmalıdır."
Pes vallahi! Osmanlı aydınına musallat olan aşağılık duygusu akıl almaz boyutlardadır. Maalesef bu duygu ruhumuzdan sökülememiştir. Ama mutlaka sökülmelidir.
Şimdi de Prof. İlber Ortaylı'ya kulak verelim. "Biz hep batılıların kendi değer yargılarıyla Dünya Tarihi'ni okuduk, biz Türkler de Dünya Tarihi'ni yazmalıyız" derken doğru söylemiyor mu?
Şimdi de Atatürk'e kulak verelim; "Türkiye bir maymun değildir ve hiç bir milleti taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerikanlaşacak, ne de batılılaşacaktır; O sadece özleşecektir.”
Kemal Tahir "Yol Ayrımında" bu konuda şöyle der; "Batılıların tükürüğünü rahmet, pisliğini merhem sanan aydınlarımız." Böyle söyleyip, günün aydınlarına şiddetli eleştiriler getirir.
Bilim denince hemen akıllara batı gelir. Peki muhteşem Doğu Medeniyeti hiç olmamış mıdır? Astronomi ve cebir bilhassa İran'da büyük gelişme göstermemiş midir? Keza kimya. Gazali "Kimya-ı Saadet" adlı kitabında kan dolaşımından söz eder ki, zamanın batısından 600 yıl ilerdedir. Keza Farabi 10. yy'ın ünlü Türk filazofudur. Harezmi, İbni Sina, Biruni, Ebubekir Razi, Halid Cafer, Uluğ Bey, Ali Kuşçu akla gelen ilk isimlerdir. İbni Sina 18. yüzyıla kadar batı tıbbının en büyük otoritesi değil miydi? Evet batının üstünlüğü son zamanlarda baskındır. Ancak doğunun da zaman içindeki katkıları inkar edilemez.
İslamiyet altın çağlar yaşamış ve yaşatmıştır. (Bağdat, Mısır, Endülüs vb) Bizim geri kalmışlık tarihimizde İslamiyet'in ilgisi yoktur. Olsa olsa gerçek dinden uzaklaşmanın etkisi kabul edilebilir. Bilgiyi ve aklı öne çıkaran İslamiyet'ten, biat ve hurafelerin temizlenmesi, bilimin de önünü açacaktır. Geri kalmış isek bu ekonomik ve sosyal gelişmelerle ilgilidir. Ticaret karadan okyanuslara kayınca Anadolu da ana ticaret yolu olma vasfını kaybetmiştir. Acı olan Tanzimat'tan bu yana fatura hep İslamiyet'e kesilmektedir.
Doru değildir. Hem vallahi hem billahi...