Mehmet Ali MEŞE
Gerçek Gazetesi
Söke Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu adına bir açıklama yapan Celal Gümüş 12 Haziran Milletvekili Genel Seçim sürecini değerlendirdi. Gümüş açıklamasında 12 Haziran Seçimlerinin bid dönüm noktası olduğuna işaret ederek şöyle devam etti, Bizler açısından Türkiye ve bölgemiz başta olmak üzere dünya 21. Yüzyılın ilk çeyreği itibarıyla önemli bir süreci yaşamaktadır. 20. yüzyıl ile birlikte kurulan ve klasik dünya sistemi olarak teşekkül eden statükonun sürdürülemez sancıları her geçen gün daha fazla hissedilmektedir. Gelinen aşamada, dünyada hakim olan kapitalist sistem, toplumsallığı dağıtarak buna mukabil bireysel özürlükler temelinde bireyciliği şahlandırmaktadır. Bunu yaparken de temel yöntem olarak toplumsal birliktelik, dayanışma ve yardımlaşma anlamına gelen her türlü örgütlülüğü dağıtma çabasını sistemli olarak sürdürmektedir.
20. yüzyılın sonu itibarıyla klasik dünya sisteminin insanlığa verdiği tek şey, dağıtılmış bir toplumsallık, kırıma tabi tutulmuş ve köleleştirilmiş kadınlar, sıfır noktasına doğru giden bir doğa, kanserleşen kentleşme, her geçen gün artan gelir dağılımı adaletsizliği, tüm farklılıkların ve aynı anlama gelmek üzere zenginliklerin yok edilerek tekleştirilmesi, işçi ve emekçilerin daha fazla sömürülerek zenginin daha zengin yoksulun daha da yoksullaştırılması ve nihayetinde ekonomik, ekolojik ve toplumsallık bağlamında sürdürülemeyecek bir dünya olmuştur. Bu tespitlerden hareketle, Türkiye"nin girmiş olduğu seçim sürecinin, ülkemizde de emek, barış, demokrasi ve özgürlük getirmesi açısından önemli bir fırsat olacağına inanıyoruz. Türkiye"nin kronikleşen ve çözümsüz kalan sorunlarının mevcut durumuyla devam etmeyeceği toplumun genel kanısı durumundadır. Bu değişim talebini karşılama vaadi ve iddiasıyla iş başına gelen hükümetlerin geride bıraktığı sorunlar, ülkeyi ekonomik ve siyasi olarak yönetilemez duruma getirmiş durumdadır. Çözümsüzlüğü "çözüm" olarak gören selefi hükümetler gibi 9 yıldır iktidarda olan AKP Hükümeti de, toplumun değişim talebine cevap olmayacağını Türkiye"nin temel sorunları olan Kürt sorunu, demokrasi ve özgürlükler sorunu, işsizlik, yoksulluk sorunlarındaki oyalama taktikleriyle göstermiştir. AKP Hükümeti bu süreçte artık çağ dışılığı, yapanları tarafından bile kabul edilmeyen 12 Eylül Anayasası"nın yerine özgürlükçü bir anayasanın yapılmasına çeşitli oyalama ve bahanelerle yanaşmazken, sadece devleti ele geçirmesinin önünde bulunan yasaları değiştirmekle gerçek yüzünü ortaya koymuştur.
Bloğumuz, esasında Türkiye"de sistemin ötekileştirdiği, inkâr ettiği, imhaya tabi tuttuğu, asimilasyon süreçleriyle eritmeye çalıştığı, dışladığı bütün toplumsal kesimleri esas almaktadır. Tekçi sistem ve politikalara karşı demokratik çözüm ve yaklaşımla hareket etmektedir. Eşit vatandaşlık hakkı kadar, bireysel ve kolektif hakların özgürce kullanılabildiği, bütün toplumsal kimliklerin, cemaatlerin, grupların, cinsiyetlerin kendisini ifade edebildiği ve örgütleme imkânına kavuşabildiği toplumsal yapı, bloğumuzun esasıdır. Halkların, emekçilerin, kadınların, gençlerin, demokratik ve özgürlükçü bir gelecekten yana olanların direnişinin ortaya çıkardığı bu tarihi imkana karşı; iktidar güçlerinin yeni statükolar üretmek üzere hareket ettikleri de bir gerçektir. Bunun da tarihin bu kırılma anında büyük çatışma ve derin çözümsüzlük anlamına geleceği kuşkusuzdur. Buna karşı Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloğu, bu tarihi fırsatın demokratik çözüme evrilmesi ve hayallerin gerçekleşmesinin tek alternatifidir.
Kürt sorununda çözümsüzlükte ısrarın devam ettiği; Kadına yönelik her türlü ayrımcı uygulamanın, baskının, şiddetin, kadın katliamlarının tırmandığı; Gençlerin YGS, LGS ve KPSS gibi sınavlar yüzünden dershane kapılarında süründüğü, işsizliğin pençesinde çırpındığı; Borç batağına saplanmış yığınlarda; açlık, işsizlik ve yoksulluğun kol gezdiği; Kamu hizmetlerinin tasfiye edilerek özelleştirildiği; Eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik haklarının gasp edildiği; Sömürünün derinleştirildiği, emekçilerin sürekli hak kaybına uğradığı, Örgütlenme hakkının kısıtlandığı ve sendikaların sürekli baskı altında tutulduğu; Siyasi partilerin kapatıldığı; İnsan hakları savunucularının, seçilmişlerin, muhalif siyasetçilerin tutuklandığı; Muhalif basın yayın organlarının susturulduğu; Sürekli çatışmalı ortamın diri tutulduğu "bugünkü Türkiye"yi değiştirecek tek güç biziz