Teğmen Mehmet Ali Çelebinin öyküsü hazindir
Ülkenin hukuk düzenindeki sarsıntıyı en açık bir biçimde ortaya koyan acıklı bir öyküdür.
Başına gelenlerle tarihe not düşen genç bir subayımızdır.
Teğmen Mehmet Ali Çelebi, Harp Okulunu birincilikle bitirmiş üstün yetenekli, çalışkan, örnek bir kişidir.
Derken
Ansızın, bir gün hiç beklenmedik bir şekilde aniden, yani birden bire tutuklanır.
İşlediği suçun delili, cep telefonunda yer alan Hizbullahın örgüt telefonlarıdır.
Teğmen Mehmet Ali Çelebi çok uzun süre tutuklu olarak Hatsal cezaevinde yatar/kalkar, gün sayar
Ne dediyse kimselere anlatamaz.
Bu telefon numaralarının cep telefonuna nasıl yerleşmiş olduğundan habersizdir.
Şaşkındır.
Üzgündür.
Ama asla umutsuz değildir.
Hapishanedeki hücresinde mesleki teknik bilgilerini unutmamak için yan komşusu bir kurmay albayla birlikte, çalışarak vaktini geçirir: Çalışır
Sürekli çalışır.
Ve asla yitik, umarsız, karamsar değildir.
Ancak Ve yine derken
Gün gelir, her nasılsa yapılan itirazlar ve bilirkişi incelemeleri sonunda, söz konusu Hizbullah telefon numaralarının Teğmen Mehmet Ali Çelebinin telefonuna emniyette polisler tarafından yüklenmiş olduğu ortaya çıkar.
Çünkü cep telefonu adli emanete alınırken bu numaralar kayıtlı değildir.
Ancak sonra bilinmez bir el bu numaraları genç teğmenimizin kopyalamış, eklemiştir.
Teğmen Mehmet Ali mahkeme kararı ile tahliye edilir.
Tahliye kararı sonrası evinde üç gün sırt üstü yatmak Teğmen Mehmet Ali Çelebiye göre bir iş değildir. O soluk almadan koşa koşa ordu içindeki görev yerine gidecek, kaldığı yerden işine devam edecektir.
Sonra
Cep telefonuna Hizbullah telefon numaralarını kopyalayan bilinmeyen eller, artık [mecburen] bilinmektedir
Ve kopyalama nedeni resmi bir dille açıklanır:
- Sehven!
Ne demektir sehven?
Yanlışlıkla demektir.
Teğmen Mehmet Ali Çelebinin adli emanetteki cep telefonuna yanlışlıkla Hizbullah telefon numaraları kopyalanmıştır.
Peki, yanlışlık nerede yapılmıştır?
Bu telefonlar bir başkasının cep telefonuna yüklenecekti de, yanlışlıkla teğmenimizin telefonu mu seçilmiştir?
Bu noktada doğru soru bizce şudur:
- Bir tutuklunun adli emanetteki telefonuna niçin ve hangi nedenle bu telefon numaraları kopyalanmaktadır?
Bu soruyu, kopyalamayı yapan polislere artık hukuk soracaktır
Konu ile ilgili bir dosya açılır ve ilgili savcının önüne konur.
Ancak o savcı kısa bir sonra bir başka yere tayin olur, değiştirilir.
Yerine gelen savcı da hemen değiştirilir.
Hayır bitmedi Bu dosyayı masasının üzerine koyan tam 7 savcının anında tayini çıkar
Ve şimdi bu aynı dosya 8. savcının önündedir!
Aradan tam 1,5 yıl geçmiştir.
Ama dosyada bir arpa boyu yol alınamamıştır.
Şimdi
Sıra basit ama çok önemli bir son soruya gelmiştir:
- Bu yedi savcıya alelacele tayin çıkartılması ile Teğmen Mehmet Ali Çelebinin telefonuna sehven Hizbullah telefonları kopyalanması arasında herhangi bir ilgi, ilinti, bağlantı, irtibat, eşgüdüm ya da benzeri bir bağ var mıdır?
Türk adaletinin bu soruya inandırıcı bir yanıt vermesi şarttır, gerektir, zorunludur.