Gelin dostlar hep beraber bir gecelik padişah olalım. Bu gün canım hiç yazı yazmak istemiyor. Bu gün kendimi padişah olarak hissediyorum. Yıkık bir çatı altında, bir kuru ekmek ve birazcık ta çürümeye yüz tutmuş domates. O yetsin bana. Bu kadar yorgunluktan sonra satmışım anasını dünyanın. Bu gün de benim günüm olsun. Acı da olsa gerçekler. BİR GECELİK PADİŞAH İki domates bir biber, Bayat ekmek iki günlük. Ocakta kaynayan ot suyu, Ve kâse içinde akide şekeri. Akşamdan kalan bulgur pilavı, Yarım tencere tarhana Üstünde Bursa battaniyesi Ve incelmiş pamuk yastık; Yıllanmış yer yatağı. Ot suyunu döktün mü plastik bardağa, Keyfine diyecek yok artık. Bayat ekmeğe baklava gibi katık. Yarım yamalak doyan karnını, Şişmiş gibi geğirten ot suyu, Dişlerin içine dolmuş et gibi bulgur. Oh! Hayat benim. Bu gün yine karnım tok. Neme lazım, niye düşüneyim yarını der? Uzanıp da yarım asırlık yatağın üstüne sırt üstü, Tavandaki kiremit deliklerinden sayacaksın yıldızları. Değmeyin keyfine, dünya onun bu gün. Cep delik, tavan delik, yatak yamalı, Çürümeye yüz tutmuş yama ister. Duvar diplerinde Arta kalanı yemeyi bekleyen fareler, İlgi ister, kuyruk sallar. Onlar da senin gibi, Onlar da bizden. Çorap kokusu evin esansı, Kırmızı çamur el sabunu. Rahmet çeşmesi, Aktı mı tavandaki delikten şıkır şıkır, Neron olursun bir anlık. Senin olsun hamamı havuzu, sıcak sulu çeşmesi. Bir gecelik padişah olur sarayında Gelince paşa neşesi. İlerledikçe zaman, çöker üstüne tavan. Özlemi duyulur artık On beşliğindeki Zeynepin. İpek saçları, Göğsünü kara fırın yapardı da, Kalbi fırlayacak gibi olurdu yerinden. Bir de nefes çekti mi teninden, Enfiyeden beter ederdi adamı. Sarı saçları beline varmış, Esti mi sabah yeli, savrulur da savrulur, Bir sağa, bir sola sallandıkça telleri. Hey hat! Dünya onundur artık Dokunmayın garibe, hayal bile olsa Zeynepi, Yaşamak ister gençli?ini. Kurmak ister yıkıntılar arasında, Yeni baştan altın köşkü. Silmek ister kötü kaderi alnından. Hayal de olsa, Bir gecelik padişah olmak Haram mıdır yeniden?