Geleceğimiz tehlikede 1- Alkol
Yapılan araştırmalar insanların en çok zevk almak için alkol tükettiğini göstermektedir. İçkili eğlence yerlerinin çokluğu da bunun en önemli göstergesidir. Eğlence yerleri dışında zevk ve eğlence için en çok yılbaşı, düğün, doğum günleri gibi sosyal etkinliklerde insanlar aşırı miktarda alkol tüketmektedirler.Sosyal içicilik denen bu tür alkol tüketimi bazı insanlar için alkolizmin ilk basamağı olmaktadır.
Alkolizm, bir kişinin devamlı ve kendisine zarar verecek ölçülerde alkollü içecek almasıyla oluşur. Alkol, fiziksel ve psikolojik zararlarının yanısıra sosyal ve ekonomik açıdan da felaketler doğurur. Alkolizm hastalığının en önemli belirtisi, kişinin sürekli ve çok miktarda alkol alarak bunun sonucunda da davranış değişikliği göstermesidir. Sonunda kişi kendisine hakim olamayacak kadar bağımlı hale gelir ve kendini kaybetmeye başlar. Kişi artık alkolsüz yaşayamayacak hale gelmiştir.
Yeşilay tarafından hazırlanan 2006 Zararlı Alışkanlıklar Raporu bu konuda çok dikkate değer bilgiler veriyor ve Türk toplumunun ne derecede tehlikeye itildiğini vurguluyor. Bir vakitler çok az alkol tüketen ülkemiz bugün giderek neredeyse bir sarhoşlar toplumuna dönüşme eğilimi gösteriyor. 1930lu yıllarda kişi başına 1 litre alkol tüketilirken günümüzde bu rakam 20 misli artarak 25 litreye yükselmiş bulunmaktadır. Alkolikleşme oranı gerçekten yükselmekte ve ciddi olmaktadır. Yine yapılan araştırmada içkiye bağlama yaşının 11e kadar düştüğünü görülmektedir. Ülke bütününe yaygınlaşan alkol tüketiminin, büyük kötülüklerin başı olduğunu açıklayan, Yeşilayın söz konusu raporunda, içki içen ailelerde aile facialarının yaygınlaştığını görmekteyiz. Boşanmaların ve kadın dövme olaylarının yüzde 70i eşlerden birinin alkolik olmasından kaynaklanıyor. İntihara teşebbüs edenlerin yüzde 90ı, akıl hastalarının yüzde 60ı, cinayet işleyenlerin yüzde 85i, hırsızlık yapanların yüzde 71i ve tecavüz olaylarına karışanların da yüzde 50si alkol bağımlısı görülüyor.
Yeşilay Başkanı Mustafa Necati Özfatura da, alkolün aile facialarının temel sebeplerinden biri olduğunu açıklıyor. Sürekli kullanılan alkolün bir süre sonra aile hayatını sarstığını söyleyen Özfatura, Alkol bağımlıları trafikte kaza yapıyor, evde eşini dövüyor, tüm servetini içkiye harcıyor diyor.
Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi Klinik Şefi Prof. Dr. Fahri Ovalı, yaptığı açıklamada Annenin içtiği bir gram alkolün bile anne karnındaki bebeğe zarar verdiğinin tıbben tespit edilmiş bir gerçek olduğunu belirtmektedir. Alkolün erken ve düşük kilolu doğum gibi sorunlara da yol açtığını kaydeden Ovalı, şunları ifade etmektedir: Alkol alan annelerin bebeklerinde ( fetal alkol sendromu) denilen bir rahatsızlığa rastlanıyor. Bu hastalık, bebeğin yüzünde, kulaklarında ve gözlerinde kalıcı görünüm bozukluklarına yol açıyor.
Trafik kazalarında alkolün büyük bir payı bulunmaktadır. Yeşilayın raporunda Türkiyedeki trafik kazalarının yüzde 65inin de alkollü sürücülerin hatalarından kaynaklandığı vurgulanıyor.
Yine ülkelerinde alkolü kısıtlamak isteyen AB ülkelerinin açıklamalarında, 3 bardak bira içen kişilerde görüş kabiliyeti yüzde 32 daraltırken, 1 bardak içki bile görüş kabiliyetini 20 derece daraltıyor. Kanında bir gram alkol bulunan kişilerde kaza yapma riski normal kişilere oranla 6 kat arttığı belirtiliyor ve alkol içiminde gerekli kısıtlamaların getirilmesi isteniyor. Her ne kadar alkol uygarlık içeceği gibi gösterilse de gerçekte alkol, görüldüğü gibi, insana insanlığını kaybettirmektedir. Her gün alınan iki duble alkol, vücutta neredeyse tahrip etmedik organ da bırakmıyor.
Alkolün verdiği zarardan kurtulmak ancak facia ile sonuçlanmaktadır. İşte zararlarının önemli ve bazıları:
Siroz ve karaciğer kanserine zemin hazırlıyor.
Damar sertliği, kalp krizi ve felç riskini artırıyor.
Beyin fonksiyonlarını yavaşlatıyor, bunalıma yol açı