HABER VE YORUM YAPARKEN KİŞİLERDEN ÇOK TOPLUMU İLGİLENDİREN KONULAR ÜZERİNDE DURMALAYIZ.
KİŞİSEL OLAN YORUMLARLAR İNSANLARA SIKINTI VERİR.
Zaman zaman gazetelerde kendini gazeteci sanan kişilerin saçma sapan laşarını okuyoruz. Toplumu ilgilendiren konulardan çok, kişileri ve bireysel konuları hedef alıyorlar. Çünkü bu kişilerin üretme ve yazma yetenekleri yoktur. Asla uzun soluklu yazamazlar. Üretgen değiller. Bir başkasının yazılarını kendilerine çıkış kabul ederek onları över ya da yerden yere vururlar. Bazıları da kurma saat zembereği gibiler. Onların yaylarını başkaları kurar ve onların verdiği enerji ile çalışır, enerji bitince onlarda biterler. Bu türden yazarlara güdümlü yazarlar denir. Bir başkasının güdümü ile çalışırlar. Bunları daha çok bazıları egolarını tatmin etmek için kullanırlar. Bu tür insanlara sakın yazar demeyin. Onlar birer çılgındır ve mantıktan uzaktırlar.
Birkaç gün önce Durmuş Tuna, Beliğ Beyin rahmetli oğlunun kazası ile alakalı olarak yazan ve yorum yapanların yaptıkları zırvaları derlemiş ve onların bu hayal ürünü varsayım ve uydurmalarını kınamıştı. Durmuş Tunaya bu konuda katılıyorum. Aferim Durmuşa güzel bir konuyu dile getirmiş. TUNTAŞLARın olayında da birçok gazete ve basın mensubu hiçte gerçek olmayan haberler ve yorumlar yaparak kamuoyunu yanılttılar. Onlar haber olsun sayfa dolsun da her ne olursa olsun mantığı ile harekat ediyorlar. İşte bu mantık yanlıştır ve oldukça sakıncalıdır da. Bir gazeteci ve yazar, yazdıklarını birkaç kere okuyup önce doğru olup olmadığına bakmak zorundadır. Başkası bu yazıyı kendisi için yazmışsa bu yazıdan nasıl etkileneceğini önce kendisi üzerinde denemeli ve duyduğu rahatsızlığın acılarını görmeli ondan sonra bu yazıyı yayınlamalı. Çünkü bu yazı bir öykü veya roman değildir. İnsanlar için yazılmış yazılardır. İnsanları sıkıntıya sokacak yazıları yazmaktan kaçınmak gerekir. Ben, yazılarımda kişilerden çok sistemi ve insanların bazı konulardaki vurdum duymazlıklarını işlerim. İşlememdeki amaç başkalarının kalbini kırmak değildir. Onlara yararlı olmaktır.
Gerçekten Kuşadası-Söke yolunda, özellikle Kuşadasından Sökeye dönerken hemen hemen her yıl birkaç önemli kaza oluyor ve bu kazalarda birçok evladımız ne yazık ki acı bir biçimde hayatlarını daha bahar çağında kaybediyorlardır.
Bu bir gerçektir. En son olarak ta canımız kadar sevdiğimiz Rasihi kaybettik. O, sadece Hülya Hanım ile Beliğ Beyin evladı değil hepimizin ve Sökemizin evladı idi. BEKLENMİYEN ACI ÖLÜMÜ HEPİMİZİN KALBİNİ YARALADI CANEVİMİZİ YAKTI. AMA NE YAZIK Kİ SABRETMEKTEN, YÜCE ALLAHIN TAKTİRİNE BOYUN EĞMEKTEN BAfiKA BİRŞEY ELİMİZDEN GELMİYOR. ALLAH ANNE VE BABASINA YAKINLARINA SABIR VERSİN. BAŞLARI VE GERİDE KALANLAR SAĞ OLSUNLAR. ACISINI YENİLEMEMEK İÇİN ŞİMDİYE KADAR BİLEREK YAZMADIM. SABRET KARDEŞİM, ALLAHIN EMRİNE SABRET. BELKİ BUNDA DA BİR HİKMET VARDIR.