Bit tarihlerde yazdığım bir makalede, Sökeyi koca köy olarak tarif etmiştim. Ne var ki yıllarca eleştiri aldım. O günden sonra Söke, kalkınma içersine girdi. O günün söz sahipleri, Sökenin tarımla kalkınmak mecburiyetinde olduğunu savunup durdular. Ama geç kalındı. Oysa burası bir Denizli olabilirdi ama yapılmadı veyahut yaptırılmadı.
Aradan onca yıllar su misali akıp gitti. Ne mi oldu dersiniz? Söke merkezin çevresi, beşer katlı binalar ile çevrildi. Biliyorsunuz ki Sökenin dört girişi vardır. Nereden girerseniz giriniz, kalkınmış bir kent yapılanmayı görürsünüz. Ama merkeze doğru ilerledikçe, viran bir mega köy ile karşılaşırsınız.
Kemalpaşa mahallesindeki tavanı çökmüş duvarları yıkılmış birçok ev var. Üstelik içinde oturan insanlar bile var. Bu viran evler, ne zaman yıkılıp temizlenecek? Rumların oturduğu birkaç yıkık evden dolayı koca mahalleyi sit alan kapsamına aldırmak, Sökeye ve Kemalpaşa mahallesine yapılabilecek en büyük kötülüktür.
Söke, bu prangadan kurtulmak mecburiyetindedir. Aynı sit alan kapsamında olan başka bir yerler de var. Yanılmıyorsam ismi Göztepe pasajdır. Bu yarı atıl durumdaki açık alan, Söke ilçesinin en güzide yerlerinden birisidir. Ne var ki dokunulmazlığından dolayı dokunmak yasak olduğunu söylüyorlar. Oysa o pasajı yapanların birçoğu henüz sağ ve hayattadır. Oranın yapılışı 1950 yılında işlekel usta tarafından yapılmıştır. Yapının yapılış yılı olarak 1950 yılını gösterirken, hangi mantıkla sit alanı kapsamına alınmış veyahut aldırılmıştır şaşılacak bir şey. Şimdi bütün kozlar, Sökeyi yönetenlerdedir. Sökeyi karabasan gibi boğan bu çirkinlikten kurtulması sizlerin elindedir.
Öte yandan, Söke merkezde bulunan onlarca boyası dökük binalar vardır. Bodrum Belediyesinin aldığı bir karar ile bütün binaların dış cepheleri boyanmıştır. Bodrum ilçesinde olduğu gibi Söke Belediyesi de burada uygulayabilir. Boyası dökük binaların dış cepheleri boyandıktan sonra, Sökenin görüntüsü değişecektir.