Meydanlarda bol keseden atmak kolay. Hatta karşında bulunan rakiplerini rezil-i hüsran etmek daha kolay.
Hem bu rezillikleri sen yapmazsın. Verirsin üç beş kişinin eline kos koca pankartları, yazdırırsın üstüne bir sürü şeyler. Ver Allahım ver. Vur vura bildiğin kadar. Hele birde medyanın kulakları elinin altında ise, İzmirden, ta Hakkarideki muhatabına anında mesaj gönderebilirsin.
Dün İzmirde de aynısı oynandı. Türkiyeyi idare etmeye aday insanlar, birtakım çizgi romanı kahramanlarına dönüştürülerek zihinler bulandırıldı.
Karşılığı da hemen geldi tabi. Siyaset ne kadar çirkinmiş ki bunlar olağan karşılanıyor.
Bundan aylar öncesi bir makalemde yazmıştım. Yazımda, bunların yaptığını ilkokul öğrencileri bile yapmaz demiştim.
Bakıyoruz da değişen hiçbir şey yok. Birbirlerine dalaşmaktan, seçim sonrası gelecek tehlikenin farkında bile değil beyler.
Beyler şimdi tehlikemiz yok. Esas tehlike seçimden sonra.
Hani hatırlarsınız
İnönünün başında bulunduğu bir parti ile seçim ittifakı yaparak meclise giren kişilerin, daha meclisin ilk gününde, meclis kürsüsünde neler yaptıklarını hatırlayın lütfen. Bugün gelinen nokta o günlerden daha farklı. Bugün meclisin çatısı altına girmek isteyen kişilerin ilk muhatabı Türkiye Cumhuriyeti çatısı altındaki medya kuruluşları değil, yurt dışından bölücü yayın yapan ROJ Tvdir. Dikkatinizi çekeriz beyler.
22 Temmuz sonucunda meclise girecek bu insanlar, bu gün benim askerimi Şırnakta, Bingölde, Tuncelide haince şehit eden PKKyı silahlı muhalefet şekline sokan kişilerdir. Dikkatinizi çekeriz beyler.
Bugün yaşanan olaylar, dünden farklı. Arkalarında dost bildiklerimizin desteği olan, hayallerindeki ülkenin haritalarını elden ele dolaştırarak, dünya kamuoyunun dikkatini çeken sözde müttefiklerimiz var.
Sizler miting meydanlarında seçim kazanacağız diye birbirinizi yerken, size sinsice gülen ve Biz geliyoruz diyen karanlılar var. Buna da dikkatinizi çekeriz beyler.
Sizler miting meydanlarında Daltonları oynarken, karşınızda uydu ülke kurmaya çalışan ve bu işi de TBMM çatısı altında yapmaya çalışacak olanlar var.
Esas tehlike işte o zaman başlıyor. Yarın meclis kürsüsünden özgürce isteklerini sıraladıklarında göreceğiz sizleri. Bakalım neler yapacaksınız.
Zaten seçim beyannamelerinizden birşey anlamış değiliz. Halka neler vereceğinizi açık açık da söyleyemiyorsunuz. Üzerinizde birbirinize attığınız çamurların izlerini görür gibiyiz. Biz vatandaş olarak bu çamurlardan kurtulmak istiyoruz. Artık bırakın elinizdeki çamurları da birazcık vatandaşın derdine derman arayın ne olur.
Birde vatandaşı aşağılayarak, onları hakir ve fakir görerek verdiğiniz bir kilo şekerle, bir çuval unla kandırmayınız. Bu fakirliği vatandaş kendisi yaratmadı ki.
Dürüst davranan her partiye, bu vatandaş sahip çıkacaktır. Partilerin verdikleri vaatlerde de samimi olmadıkları görülmektedir. Ya.. bu milleti ne sanıyorsunuz ki de, böyle olmayacak işlere amin diyorsunuz ve de millete de amin dedirtmeye çalışıyorsunuz.
Dünya gerçekleri, Türkiye gerçeklerini sindirmeye başladı. Artık Türkiye üzerinde oynanan oyunlar açık açık sahnelere konmaya başladı. Bu oyunu oynayan takımlar, büyük bir iştahla AKP hükümetinin tekrar iktidara gelmesini dört gözle beklemektedirler. Bu bir gerçektir. Tam tamına dört yıldır AKPyi kötüleyen medyanın, birden bire, üç ay içerisinde yön değiştirmesine de şaşırıyorum doğrusu. Neler oluyor bize. Ama ortada bir gerçek var ki, bunu AKP yönetimi iyi biliyor. Son aylarda iyi öğrendi ve rollerinin sertliğini yumuşattı. İnandırıcı olmayabilir ama, yumuşamış görünüyor. AKP de artık işlerin tek başına yapılamayacağını öğrendi. Ya da öyle görünmeye çalışıyor. Böylece de kendisinden kaçan oyları tutmaya çalışıyor.
Cumhurbaşkanını ister halk seçsin, ister parlemento fark etmez. Ama esas gerçek birdir ve unutulmamalı. Kürdistan gerçeği. Haritasını dost bildiğimiz ABDnin çizdiği uydu ülke gerçeğini ve 22 Temmuzda meclise girecek olan kukla vekillerini.
Esas tehlike seçimden sonra geliyor beyler. Bir de bunu tedbirini alsanı