Batı diye tanımlanan Avrupa ve Amerika ülkeleri, şu son yıllarda Türkiye Cumhuriyetine dostluk postu altında, gizli düşmanlığını çok güzel sergilemeye başladılar. Türkler, 1915te Anadoluda Ermenilere soy kırımı uygulamışlardır.
İftirası ile tarihi gerçekleri çarpıtarak, parlamentolarından yasalar çıkartarak Türkiye Cumhuriyetini, sözde Soy Kırımı ile suçlamaktadırlar. 04.03.2010 günü ABD Temsilciler Meclisi Dış İşleri Komisyonunda, 11.03 2010 günü de İsveç parlamentosunda söz konusu kanun çıkarıldı. Zaten Fransa, İsviçre, Belçika, Almanya, Şili, Arjantin, Uruguay, Kanada ve daha pek çok ülkeler Türk Milletini suçlayan yasaları çıkarmışlardır. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri taa! 1950lerden, günümüze kadar ülkenin yönetiminde Ülke çıkarı söz konusu olduğunda, uluslar arası ilişkilerde yeteri kadar dik durmayı yapamamışlardır. Hâlâ da yapamıyoruz. ABD ile hemen ikili anlaşmayı ve İncirlik Üssünü masaya yatırıp, tartışmaya açmalıyız. Türk Milleti olarak gerektiğinde gerekli yerde dik durmayı bilmeliyiz. Bu yasaların altında yatan acı gerçek; Emperyalizmin, Türkleri Balkanlardan (Avrupadan) attıkları gibi,
Türkiyeyi parçalayıp, Anadoludan da çıkarmaktır. Bunun için de çeşitli haritalar çizilerek Türkiyeyi parçalanmış göstermek boşuna değildir. Bu tehlikeyi görmemek ise aptal olmayı gerektirir. Bu durum karşısında içim yanıyor, aklım eriyor da, gücüm yetmiyor. Bu acı gerçeği yazıya döküyorum da naçizane okurlarıma duyurmaya çalışıyorum.
Avrupa, Haçlı Seferlerinin yenilgisinin ve Sevr Barışının reddinin acısını henüz unutmuş değildir. Burada yeri gelmişken tarihi bir olaydan bahsetmek istiyorum: 1940lı yıllarda Alman Nazi belasından kaçan Prof. Dr. NEUMARK İstanbula gelir. İstanbul Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışır. Bir gün bir öğrencisi, Neumarka sınıfta bir soru sorar. Neumark, soruyu yanıtlamak için uzun uzun konuştuktan sonra sözlerini şöyle bitirir: Siz Türkler, ne zaman ki; ulusal ve gerçek kimliğinize dönersiniz. İşte o zaman Avrupanın refah düzeyi ve medeniyeti yıkılır:der. Türk Ulusu olarak kendimizi tanımalıyız. Nerden geldiğimizi ve nereye gideceğimizi ve tarihimizi iyi bilmeliyiz.
ABDnin 04.03.2010 günü Dış İşler Komisyonunda kabul edilen yasa tasarısının içeriği çok acımasız, müttefiklikle ve dostlukla asla bağdaşmaz, acı gerçeklerle doludur. Bu acı gerçekler aynen şöyle dile getirilmiştir. Türkler, 1915-1923 yılları arasında Anadoluda Ermeni halkına Soy kırımı uygulamıştır diyerek, Türklerin Emperyalizme karşı yaptığı ve bütün mazlum uluslara örnek olan Türk Kurtuluş Savaşını kirletmeye çalışıyorlardır. Bu nedenle de, bütün dünyanın büyüklüğünü tartışmasız kabul ettiği ve tarihe mal olmuş, Gazi Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRKü densizce ve terbiyesizce soy kırım ile suçlayarak, savaş suçlusu saymışlardır. İşte burada ulusça dik durmamız gerekir. Sen ülkeni yönetmeyi bilmezsen, seni parçalayıp, köle yaparak yöneten çok olur.
Şimdi de tarihi gerçeklerden bazı örnekler vereyim: Hovannes (Ovanes) Katchaznounı (Kaçaznuni)nin kim olduğunu öğrenelim. Kaçaznuni, 1915lerde Emperyalist Avrupa devletlerinin isyana teşvik ettikleri Ermeni halkının Taşnak Partisi liderlerinden biridir. Ermenistan devleti kurulunca Kaçaznuni ilk başbakan olur. Türklere isnat edilen soy kırımı hakkında görüşlerini Ermeni halkına şöyle anlatır: Biz Ermeniler, Emperyalist Avrupa Devletlerinin dolduruşuna geldik. Asırlarca bir arada kardeşçe yaşadığımız Türklere ihanetle ve haince Rus ve Fransız askerleriyle birleşerek arkadan vurduk. Türkler bu ihanete karşı vatanlarını savundular ve kendilerini korudular. Bu da savaşın doğal bir gerçeğidir.der. Bu tarihi gerçekleri göremeyen bazı sözde aydın ve yazarlarımız, 2008 yılının Kasım ve Aralık aylarında güya barış meleği kesilerek, Ermenilerden özür dileme kampanyası başlattılar. Avrupa bir yazarımıza da 1915te Türkler bir milyon Ermeniyi öldürmüştür diye yazınca Ona Nobel ödülü verdi. Bir Türk yurttaşı olarak bu ödülden gurur duyamadım. Bir ülke dışarıdan gelen saldırılarla yıkılmaz. Eğer içten hainler yoksa. Burada ben Türküm diyebilene yukarda anlattığım ve tanıttığım Prof. Dr. NEUMARKın itiraf ve açıklamasını hatırlatırım.
Duygularımı anlayan ve paylaşan okurlarımı saygı ile esenlerim.