Ekonomideki çöküşler

E. TURGUT TEKİN

 

 

Yurdumuzda.ekonomik değeri olan bazı sektörler ölmek üzere. Bazılarıda çoktan ölmüş. lyi de bunların yerlerini dolduracak yeni sektörler ortaya konuyor mu? Bazılarına göre gerek yok. Bazılarına göre ise konması gerek. İyi de, koyarsanız ne kazanırsınız, koymazsanız ne kaybedersiniz? Bunların bilimsel olarak analizlerini yapıp ortaya koyan bir resmi araştırma veya araştırma yapacak kurumlarımız yok. Peki bunlara dayalı bilgileri veya verileri nasıl elde edeceğiz?

Benim gördüklerimden bazı örneklerle yazımı sürdürmek istiyorum. Eskiden benim çocukluk ve gençlik yıllarımdaki bazı meslekler tarihe karıştı. O dalda işyapan, ürün ortaya koyan birçok meslek vardı. Bunlar artık fabrikalarda üretildiğinden o dallarda çalışıp üreten insan gücüne gerek kalmadı. İnsanın yaptıklarını şimdi robotlar veya makineler yapıyor. Bu da ülkemizdeki işsizliği artırdı. Eskiden birçok insan bu kendi yöresindeki iş dallarında çalışır, oradan elde ettiği gelirle hayatını kazanırdı. Bugün ülkemizde evlerinde boş oturan milyonlarca yetişkin genç kızlarımız, gelinlerimiz vardır. Ne yazık ki bunların hepsi evlerinde boş oturmaktadırlar. Bu türden genç kadınlar benim çocukluk yıllarımda, şu işleri boş zamanlarda yaparak ekonomiye katkı sağlarlardı. Koyun yünleri önce bir akarsuda tokaçlanarak yıkanırdı. Tokaçlamanın nedeni, yünde çakıllaşmış koyun gübreleri ezilir, dağılır ve yıkanınca temizlenirdi.Bu yıkanan yünler, önce kurutulurdu. Daha sonra taraklarda taranır, eğrilmek üzere demetlenirdi. Bu demetler iğ veya teşilerde eğrilip iplik haline getirilirdi. İplikler eğer ince işlerde kullanılacaksa iğle eğrilir, kalın ve bükümlü işlerde kullanılacaksa teşide yapılırdı. Daha sonra, çorap ipi, halı ipi, kilim ipi, kazak ipi, kumaş ipi olarak ayrılır ve bitki köklerinden yapılan boyalarla kaynatılarak, renk renk iplikler ortaya konardı. İhtiyaca göre, halılar, kilimler, seccadeler, çoraplar, kazaklar, boyun atkıları, ceket ve pantolunluk kumaşlar dokunurdu. Keçi kıllarından ise un çuvalları, sergiler, cecimler üretilirdi. Yine keçi kıllarının aralarında bulunan tiftiklerden eldiven ve başlıklar dokunurdu. Üretilen bu çorap, kazak, halı, kilim ve diğer ürünler pazarlarda veya bu işlerin toptancılığını yapan tüccarlarca alınırdı. Bu yolla eve ekonomik bir değer olarak gelir girerken bunları yapmakta olan birçok genç kızımız ve kadınımız da işsiz evde bön bön oturmazlardı. Şimdikiler ne yapıyor? Televizyondan dizileri izliyor. Şu şunu yapmış, bu bunu yapmış gibi ehten püften işlerle vakitlerini boşa akan sular gibi akıtıyorlar. Diyeceksiniz ki, artık bunlara mı dönelim? Herşeyi makineler ve robotlar üretiyor. Elbette geriye dönemeyiz. Öyle ise ne yapalım? Yazmak kolay da akıl vermek zor.

Bu problemi çözmüş veya da çözmekte olan bir ülke var. Çin, dünyanın en kalabalık ülkesi. Bakın milyonlarca insana nasıl iş veriyor. Biraz bu konuyu inceliyelim. Çin’de nüfus oldukça kalabalık ve herkese fabrikalarda işverme olanağı yok. Ama o insanlarında çalışmaya paraya ihtiyaçları vardır. Çinliler bu problemi çözmeyi başarmışlar. Evlerde montaj yaptırıyorlar. İster oyuncak ve isterse elektronik olsun, önce fabrikalarda parçalarını üretiyor, bu parçaların bir bölümünü evlerde montaj yaptırıyorlar. Sadece montaj değil. Sayma, paketleme, ambalajlamada var. Bizde böyle bir sistem başlatma olanağı yok mu? Elbette vardır. Ama araştıran, o yönde üretim yapan firmalar bulmak gerek. Bu tür firmaları kredilerle destekleyerek üretimi artırmak gerek. Ne yazık bizde bunlar yok. Eskiden elde dokunan halılarımız çok para ederdi. Avrupa ve ABD pazarlarında harıl harıl satılırdı. Şimdi satılmıyor. Acaba neden? Neden olacak siz halı ipini makineden çıkmış olarak kullanırsanız, eski halılarımızda ki kaliteyi elde edemezsiniz. Kalitede olmayınca halı para etmez. Kilimde öyle. Şimdi al hazır ipliği doku halı veya kilimi. Almaz kardeşim hiç bir kimse almaz.

Bugün Çin’den, hazır ürün alacağımıza, sadece parçalarını alarak burada montaj yaparak değerlendirmek daha iyi olur. Başbakan Sayın Erdoğan en az üç çocuk istiyor. Mevcut bire, ikiye bakamayan insanlar üçü, dördü ve beşi nasıl geçindirecekler? Bugün verdiğin askari ücretle mi? Yoksa, Sosyal yardım fonlarından aldıkları beş on kuruşla mı? Bunları boş ver, kavuklunun kavuğuna anlat. Çin iki milyarı beslerken biz 70 milyonu besleyemiyoruz. Bol ithalat yüzunden yerli ve orta ölçekli sanayimizi de öldürdünüz. Piyasaların yüzde 75'i çin malları ile dolu iken bizim yerli üretim kime mal satacak ki üretsin?