EDP Söke İlçe Örgütü’nden Kadınlar Günü’nde tiyatro etkinliği

EDP Söke İlçe Örgütü’nden Kadınlar Günü’nde tiyatro etkinliği


Gerçek Gazetesi
Eşitlik ve Demokrasi Partisi Söke İlçe Örgütü tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü"nde Recep Yazıcıoğlu Kültür Salonu"nda tiyatro etkinliği düzenlendi. Çocuk yaşta evlendirilen kızların dramını anlatan ”Azade“ adlı oyunu Sökelilerle buluşturacak olan EDP Söke İlçe Örgütü yönetmenliğini Cenk Behram Su"nun yaptığı, sahnelendiği yerlerde ilgi ve beğeni toplayan oyuna tüm Sökeliler"i davet etti.
EDP Söke İlçe Yönetiminden 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ile ilgili yapılan açıklamada eşitlik, özgürlük, dayanışma, adalet ve barış için her günün 8 Mart, her günün mücadele günü olduğu belirtildi.
Açıklamada; “Kadınların eşitlik ve adalet mücadelesi köklü ve onurlu bir tarihe sahiptir. 8 Mart, kadınların eşit işe eşit ücret, günde 8 saat çalışma ve doğum izni talebiyle 1857 yılında başlattıkları grev sırasında yanarak ölen 129 kadın işçinin anısına ve mücadelesine adanan bir gündür. 1910 yılında toplanan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı"nda sosyalist kadın hareketinin önderlerinden Clara Zetkin tarafından Dünya Kadınlar Günü olarak önerilmiş, tüm dünyada kadınların özgürlüğü ve eşitliği mücadelesinin ve toplumların demokratikleştirilmesinin yolunu açmıştır. Dünya henüz kadınlara, yoksul emekçilere, ezilen halklara eşitlik, adalet, özgürlük sunmaktan çok uzak. Ülkemizde neoliberal politikaların etkisiyle sosyal devlet ortadan kaldırılırken diğer yandan militarist ve milliyetçi eğilimler geleceğimizi karartıyor. Gelir dağılımında uçurum her geçen gün derinleşiyor, kamuda uygulamaya konan esnek çalışma, norm kadro, performans değerlendirme sistemi kadınları çok daha derin boyutta etkiliyor. Kadın istihdamının son 20 yılda %10 daraldığı, her üç kadından birinin ekonomik güvenceden yoksunlar. Şiddete maruz kalan kadın böylesi bir güvenceden yoksun olduğu için yaşadıkları şiddet karşısında susmaya mecbur kalıyorlar. Öte yandan istihdam içinde yer alan kadınların önemli bir bölümü düşük ücretli işlerde, iş güvencesinden yoksun olarak çalışıyorlar. Neoliberal politikalarla kamu hizmetleri paralı hale getiriliyor. Bu durum kadınların eğitim, sağlık gibi temel haklardan yoksun kalmasını da beraberinde getireceği açıktır. Yoksulluktaki artış, yoksul kadın kitlesi artmıştır. Kadınlar kayıt dışı, yasa dışı işlere zorlanmakta, eğitim hakkını kullanamamaktadır. Bugün getirilmesi düşünülen 4+4+4 eğitim politikalarıyla, erken evlilikler gündeme gelecek, kadının eğitimindeki eşitsizliği daha da derinleşecektir. Kadınlara “üç çocuk” doğurmayı öğütleyerek “kadının yeri evidir” gibi söylemlere kadının kendi bedeni ve yaşam biçimiyle ilgili kadın iradesini hiçe sayan yaklaşımlar hükümetin samimiyetten ne kadar uzak olduğunu gösteriyor. Biz kadınlar, şiddetin en uç noktasından savaşın kadınlar için tecavüz, göç ve evlat acısı ve daha pek çok acının kaynağı anlamına geldiğini iyi biliyoruz. Bu yüzdendir ki; kadınların savaş yanlılarına, milliyetçi yükselişe karşı mücadele bayrağını yükseltmek için herkesten daha fazla sebepleri var. Bunu yapacak güçleri olduğu da açık. Çünkü milliyetçilikte militarizm de erkek egemenliğinden beslenir, sürekli iç ve dış düşman yaratarak kendini yaşatır. Sürekli düşman yaratılan bir ortamda hak ve özgürlüklerden, demokrasiden bahsedilemez. İşte bu nedenle kadınlar emek, barış ve demokrasi mücadelesinin en önemli öznelerindendir.
Diyoruz ki; Demokratik bir ülke için, Savaşa karşı barışı savunmak için, Kadın olarak yaşadığımız sorunlarla baş edebilmek için bizde varız. Bulunduğumuz her yerde örgütlü mücadeleye katılmalıyız. Örgütlenen kadın güçlenir, güçlenen kadın özgürleşir, özgürleşen kadın değişir. Newyork"lu dokuma işçisi kadınların mücadele bayrağı, bugün dünyanın dört bir yanındaki emekçi kadınların ellerinde dolanıyor. 8 Mart"lar ise kadınların daha eşit, daha adil ve daha özgür bir dünya istemlerini güçlü bir şekilde dile getirdikleri gündür. Mültecilerin %80"nini kadınların oluşturduğu, her üç kadından biri şiddette, her beş kadından biri tecavüze uğradığı bir zamandayız. Yoksulluk giderek “kadınlaşıyor” Dünyadaki mutlak yoksulluk sınırındaki 1,5 milyar kişinin %70"ini kadınlar oluşturuyor. İşlerin % 60"ını yapan kadınlar, toplam gelirin %10"una, dünya üzerindeki mal varlığının ise sadece %1"ine sahipler. Bunun bir kader olmadığını biliyoruz, bu nedenle diyoruz ki; Yaşasın 8 Mart, Yaşasın Kadınların Birlik Dayanışma Mücadele günü” ifadeleri yer alıyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Genel Haberleri