Siyaset mesleği zor zenaat. Entrikalarla dolu. Genelde çıkar ve
menfaate dayalı. Halk adına ve halk için yapılan siyaset istisna.
Yani; kaideyi bozmaz.
"Dün dündür, bugün bugün!.." anlayışı ne yazık ki, iliklerine kadar
işlemiştir siyasetçinin. Siyaset adamı ak dediğine bir anda kara
diyebilir. Değer yargılarından bir gecede ansızın vazgeçebilir. Kendi
doğrularından çark edebilir. "A" partisinin genel başkanına kızdığı
için "B" partisinde siyaset yapabilir. "Bizim; o genel başkan olduğu
sürece bu partida işimiz olmaz" diyerek, aynı görüşe yakın bir başka
siyasi partide mücadelesini sürdürebilir. Hatta; yerel seçimlerde aday
olabilir, bölünmeye çanak tutar, karşıt görüşlü bir partinin
kazanmasına neden olabilir. Yıllar sonra da hiçbirşey olmamış gibi,
beğenmediği genel başkana ve o partiye sığınabilir.
Sen nelere kadirsin Allah'ım.
Ülke ekonomisi her geçen gün kötüye gidiyor. 2009 yılı ekonomik açıdan
daha kötü geçeceğe benziyor. Mali verilerin yanısıra ekonomistlerin ve
uzmanların görüşleri bu yönde. Bu olumsuz görüşlere paralel olarak,
siyasette de daha çok entrikalara, ayak oyunlarına şahit olacağız
demektir.
Sağ demeden, sol demeden parti parti dolaşan dönekler, kendilerini
pazarlamaya çalışan zavallılar, şakşakçılar için kaygan zemin oluşmaya
başladı. Dedikodular aldı başını gidiyor. Her ağızdan bir söz çıkıyor.
Hangisine inanacağımızı, kime itibar edeceğimizi bilemiyoruz. Şok
gelişmelerle sarsılıyoruz. İnanın insanın midesi bulanıyor.
*******
Bu arada güzellikler de olmuyor değil. Söke DSP'de mütevazi kadrosuyla
çalışmalarını sürdürüyor. Bir grup dürüst insan kaygan zeminde ayakta
kalmaya çalışıyor. Aday olarak çıkarmayı düşündükleri isimler başka
partilerle anlaşsalar da dimdik ayaktalar ve onurlu mücadelelerini
sürdürüyorlar. DSP'den aday olması beklenen İbrahim Adalı AKP ile el
sıkıştı ve belediye başkan aday adayı oldu. Levent Tuna ise CHP'ye
katıldı. İbrahim Adalı da, Levent Tuna da DSP sayesinde prim yaptılar.
DSP'nin adını kullanarak siyasi güç kazandılar. DSP'yi de, DSP'de
siyaset yapan insarnları da kullandılar. İbrahim Adalı'ya bu konuda
fazla yüklenemeyiz. Çünkü 1.5 yıldır hep son dakikaya kadar
bekleyeceğini söylemişti. İlk tercihinin AKP olduğunu söylemişti.
Gönlü AKP'den yanaydı.
Levent Tuna'nın durumu farklı. Bir ara adaylığı düşünmediğini beyan
etmekle birlikte, özellikle CHP'nin fiyasko yemeğinden sonra DSP'den
adaylığı ciddi ciddi düşünüyordu. Bu konudaki görüşlerini ikimiz
arasında geçen telefon görüşmesinde şu sözlerle açıklamıştı: DSP Genel
Başkanı Zeki Sezer'in Kuşadası ziyaretinde aday olmayı düşünmüyordum,
ama artık kesinlikle aday değilim demiyorum. Adaylığı düşünüyorum."
Kaygan zeminde bakalım daha ne gibi sürprizlere tanık olacağız...