Siyaset iyice ısındı. Seçimlere tam tamına 12 gün kaldı. Siyasiler, anlatmak istediklerini halka anlatmak için, genel başkanları vasıtası ile meydanları, milletvekili adayları vasıtası ile de köy ve beldeleri tek tek dolaşmaya başladılar.
Medya ise yazarlarına verdiği yol harcırahları ile illeri tek tek dolaştırarak vatandaşların nabızlarını tutuyor, 22 Temmuz sonucunda neler olabilir, değerlendirmelerde bulunuyorlar.
Bazı medya kuruluşları nalıncı keseri gibi hep kendine yontuyor, belirlemiş oldukları siyasi partilerin dışındakilere hiç şans tanımıyorlar.
Bazı medyalar, azınlıkta olduklarını ve bazı yerlerden desteklenmediklerini bildikleri halde, ortaya konuşuyorlar. Bana göre değerlendirmelerini daha doğru yapıyorlar.
Yalnız anlaşılamayan bir önemli konu ise, gözden kaçıyor. İnceleme fırsatı bulamayan halkta, kime inanacağını bilemiyor ve halen kararsızları oynamaya devam ediyor.
Halk halen kararsız. Kime oy vereceğinin hesabını yapma gayretinde. Kime inanacağını bilemiyor. Yıllarca söz verilerek kandırıldışının inancı ile ah bir inanabilsem diyor.
Vatandaşı kararsız. Çünkü, vatandaşın başı çok karışık.
Vatandaş kendisine gönderme yapılan dört görüş ve dört sunuşun hangisinin doğru olduğunu çözmeye çalışıyor.
Vatandaşın içinden çıkamadığı dört görüş ve dört sunuş şunlar;
Hükümet görüşü ve sunuşu.
Muhalefet görüşü ve sunuşu.
Medya görüşü ve sunuşu.
İstatistiklerin görüşü ve sunuşu.
Hükümetin görüşleri hep aynı.
Ülke hep güllük ve gülistanlık. Halk halinden memnun. Çiftçi halinden memnun. Esnaf ise kendisine sunulan kredilerle dört köşe. Dış yatırımlar öylesine geliyor ki, dünyanın en güvenilir ülkesi oluvermişiz beş yılda. Beş yıldır yapılmayanlar, şu beş gün içerisinde yapılıvermiş. Sağlık ocakları ücretsiz hale getirilmiş. Temmuz ayı içerisinde bu güne kadar açılmayan okullar, sağlık ocakları, fabrikalar açılmış. Terör yok edilmiş, Güneydoğu Anadoluya huzur gelmiş. Bu yüzden de şehitlerin gelmesi bitmiş. Miş Miş, miş, miş Hükümet sunuşu ise şu;
Ve devam edeceğiz. Durmak yok. Çözüm. Kaynak Devlet sağ olsun???
Muhalefet ise, bir başka telden çalıyor.
Yapacağız, edeceğiz, çözeceğiz,
Hükümet beş yılda Türkiye yi karanlığa götürdü. Özelleştirme adı altında yapılan satışlarla ülke yabancılara teslim edildi. Fakiri daha çok fakir yaptı.
Bu Hükümet çiftçiyi öldürdü, esnafı bitirdi. Halkı canından bezdirdi Di, di, di Çözüm;
Yapacağım, edeceğim, bitireceğim
Biz çözeriz, yaparız, ederiz, çözüm bizde. Kaynak, devlet sağ olsun???
Bu arada medyamızda boş durmuyor.
Belirledikleri birkaç partiyi baraj üstü göstererek, zihinleri iyice bulandırıyor. Köşe yazarları ise, gönül bağı bulunan partileri aslanlar gibi göğe çıkarıyor, bir türlü yere, halkın arasına indiremiyorlar.
Bir de iyi tarafları var ki, şu partiyi destekleyin veya desteklemeyin diye görüş beyan edemiyorlar. Bunun da nedenini bilen yok tabi ki. Kaynak yok ama, yinede devlet sağ olsun???
Dördüncüsü ise gerek devletin resmi kurumlarının, gerekse özel kuruluşların yaptığı, yaptırdığı araştırma, anket ve istatistikler.
Bir birini tutması mümkün değil.
Birinin verdiği rakam diğerinde iki katı, öbürünün verdiği rakamlar, diğerinde yarı yarıya fazla. Hangisine inanasın vatandaş, şaşırmış gitmiş. Vatandaş bu anketlere, istatistiklere baktığı zaman şaşkınlığını gizleyemiyor, kurbanlıklar gibi boynunu büküp kaderine razı oluyor.
Konuştuğumuz çoğu vatandaşlar ise şöyle diyorlar.