Doğrular her zaman doğrudur, ya yanlışlar?

 

 

Hayat deneme sınama hayatı değildir ki, sınana sınana insan yaşamı uzasın.

Zaman geçtikçe hayatın katı kuralları insan hayatını etkiliyor ve sınamalardan gına gelen beden sonunda pes ediyor.

Hayatında devamlı yanlışlar yapan insanın hali de böyle olur. Bu insan için, belirli toplum birlikleri için, siyasi birliktelikleri için de aynıdır.

Bir bakarsının yaptığınız hareketleri alkışlayan halk bir anda elinize 120 milletvekilini verir, hadi devleti idare et deyiverir.

Hatalar zinciri devam edince de 120 düşüverir 60’lara, 70’lere. Bir başka deyişle 170’lerden düşüverir 120’lere.

Veya bir başka değişle %47’lerden düşüverir 38.3’lere.

Hani derler ya “İnsan başkasından çekmez, kendi dilinden çektiği kadar” diye. İşte öyle bir şey.

Sen kalk tam finale son noktayı koyacağın zaman, hop diye oturuver bir yerlere, ne yaptım ben delisi oluver.

Doğrular. Ah o doğrular.

Hep yanlışları düzelteceğim diyerek, yanlışlar denizinin içinde boğulup gidiverdi o doğrular.

İşte, yanlış yapılan doğuruşların sonucu.

Gündemde kabine değişiklikleri.

Kapalı kapılar ardından Ermenistan görüşmeleri.

Dünya barışı adı altında, medeniyetler buluşması diyerek Ruhban Okulunun yeniden açma plânları.

Küstürdüğümüz Azarbaycan’lı kardeşlerimiz.

Doğu ve Güneydoğulu kardeşlerimizi memnun edeceğiz derken içinden çıkamadığımız TRT6.

Ekonomik problemlerle boğuşurken unutturulan bölücü baskın ve kundaklamaları.

Demek ki doğru dedikleri doğrular her zaman doğru olmuyormuş.

Yanlışlarla dolu olan doğrular da sonunu hüsranla bağlarmış.

Ders almak mı?

Neyin dersini?

Doğrulardan ders mi alınırmış. İnsan yanlış yapacak ki dersini alsın.

Sınana sınana sınanacak yerimiz kalmadı.

Yamaya yamaya da giyecek ceketimiz.

Doğru bildiklerimizin misyonlarının bittiğini görüyoruz.

İnşallah sıra PKK doğrusu dedikleri yanlışlarda. Onunda sonu geliyor gibi. 

İfiTE TRT 6, İfiTE DİYARBAKIR

İkisi de katliam bence.

Kuruluşu çok geçiken bir açılımdı TRT 6.

Hani derler ya; “Atı alan Üsküdar’ı geçti” diye. Biz TRT 6’i Üsküdar’ı kaybettikten sonra kurduk.

Neye yarayacağını düşünmeden.Bölücüler uydu kanalı ile dört beş TV kanalın devreye sokup, gerekli propagandaların yaptıktan sonra devreye giren TRT 6’nın sonu.

Belki barışı getiririz diyen Kürk sanatçı kardeşlerimizin birden bire TRT 6’den ayrılması bence hezimetti.

Tabi peşinden de PKK teröristlerinin katliamları.

Hani barıştı, amacımız.

Hani üniter yapı altında demokratik bir ortam içerisinde ilerlemekti çabalar.

Hani çözümler meclis çatısı altında olmalıydı.

Hani Türk ve Kürt halkı kardeştir sözleri ile yıkanan beyinler.

Ve sonra…

İstanbul eylemi. fiehit düşürülen bir Başkomserim ve bir vatandaşım.

Önce 23 Nisan bayramı.

Devlet bayram kutlamaları yaparken, barıştan bahseden beyin bulandırıcıları ayrı bir köşede, ayrı bir devlet plânı içerisindeler.

Ve sonra..., işte sonun başlangıcı.

Diyarbakır katliamı.

Daha düne kadar ellerinde ilaçlarla köy köy dolaşan askerlere kurulan hain tuzak.

Kışın aç kalmasınlar, üşümesinler diye canları pahasına yiyecek ve yakacak taşıyan vatan bekçilerine yapılan kahpelik.

Ve şehit edilen 9 vatan evladı.

Yine beynine enjekte edilerek halkın arasına salıverilen vatan evladı. Kandırılmış Kürt kızı. Canlı bomba.

Kim ne, için yapıyor bunları?

Bunun neresi doğru. Yanlışı doğru diyerek atılan adım elbet bir gün kırılır. Nereye gidiyormuşuz dedirtir inşallah. Yakın, çok yakın. 

NEREYE GİDİYORUZ…?

Bilen var mı? Nereye gidiyoruz?

2012 yılının düşmanlıkların biteceği, köprülerin yıkılacağı, bağların kuvvetleneceği bir yıl olacak diyorlar.

Nereye gidiyoruz, bilen var mı?

2012 yılının kıyamet günü olduğunu söyleyenler var. Atmosferin ısındığını, denizlerin kabaracağını, bu güne kadar üç defa battığı söylenen Atlantis denilen ülkenin tekrar batacağını söyleyenler var.

Nereye gidiyoruz, bilen var mı?

Vatanı bölmek isteyenler, ayrılmak isteyenler var ama, batıdaki zenginlerini kandıramayanlar var.

Türkiye insanı üzerinden zengin olmuş, dünyaca tanınmış, Holdingleşmiş, “ne işim var doğuda” diyen Kürt sanatçı kardeşlerimizin varlığı var.

Ben ekmeğimi İzmir’de, Adada’da, Bodrum’da, Çanakkale’de yiyorum diyen canlarımız var.

Bu vatanın her karışı bizimdir diyen amelelerimiz, inşaat işçilerimiz var.

Dünya bu halde iken, Türkiye bu halde iken, Nereye gidiyoruz, bilen var mı?