Dünya nüfusunun 2/3si yeterli düzeyde gıda, temiz içme suyu, eğitim ve sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor.
Bu tespit, kapısında Dünya Sağlık Örgütü yazılı olan saygın bir kaynağa dayanıyor.
Yani, dünyada yaşayan 3 insandan 2si bu temel ihtiyaç maddelerinden yoksun bir yaşam sürmek zorunda...
Türkiyede de durum, üç aşağı beş yukarı benzer bir düzlemde devam ediyor.
Peki Saygıdeğer hükümetimizin haşmetlû padişahının bu insanlık dışı duruma getirdiği çözüm nedir?..
Bulunan çare, sağlık hizmetlerinin tümünü limitet ya da anonim şirketler biçiminde Devlet Babanın himayesinden koparıp, dizginlenmemiş insan egoizminin çıkar çatışmalarının ortasına bırakmaktır
İnsan sağlığının korunmasını vahşi bir it dalaşının arenasına terk ve teslim etmektir.
Vatandaşın yerine, müşteriyi koymaktır.
Bir de sıkı mali müşavirle el sıkıştık mıydı; gel keyfim gel!
Para basalım, para!..
Niçin çikita muz yemiyor sizin kızanlar?
Ya avukadonun ne olduğundan haberdar mı?
Buyurun, bir de şu Fransız şarabının mantarını soyduk muydu?.. Kafalar tütsü, mintanlar süslü, ela-do keyfim, ela-do!..
Türkçesi ne peki bu deyişin?..
- Çalsın sazlar, oynasın kızlar...
Pek olmadı ya da uymadı ama
Olsa da olur, olmasa da ya da uysa da olur, uymasa da
Temiz içme suyumuz mu yok?. Olsun, Fransız şarabımız var ya!
Ekmeğimiz mi yok?.. Olsun, pastamız var ya Ne farkı var ki?..
Neden her şeye maydonozdur bazı kişiler, anlamak güçtür.
Eğitim mi?
Gönder Amerikaya, eğitip, devşirsinler ve gemiciklere bindirip göndersinler memlekete Ne diye boşu boşuna didinip duracağız buralarda Kapısında üniversite yazan meslek okullarında salla/başını al maaşını vaziyetinde harıl harıl çalışan hocaları niçin meşgul edeceğiz boşu boşuna?..
Hem Amerikada Tevhit-i Tedrisat Kanunu da yok...
Dolayısıyla, Amerikan İmam Hatip Okullarından mezun olan mollalar üniversitelere de ellerini kollarını sallaya sallaya girebiliyorlar. Derslerini belleyip, sınıflarını geçip, düzene ve efendilerine bağlı birer müderris dahi olabiliyorlar
Ne demek eğitim hizmetlerinden yararlanamamak?
Siz okulun parasını ödediniz mi?.
Ödemediniz!.. O zaman eğitimin düdüğünü çalamazsınız.
Babanızın yarım yamalak da olsa ödediği vergiler sizi bu külfetten asla kurtaramaz.
Vergi, hortumculara akıtılmak için halktan sağılan iliktir...
Size sağlık hizmeti, eğitim hizmeti ve ez-cümle kamu hizmetleri sunulsun diye sağılmıyor bunca halk!
Siz nerede yaşadığınızı farkında değil misiniz?..
Burası sizin babanızın çiftliği mi?.. Karşıki dağın başını tutmuş haydut görünüşlü, gerdanı yağ bağlamış tacir kurusu ile Devlet-Baba denen o şefkatli, gün-görmüş hazret arasında ne ilgi var?.. Ne alaka yok?.. Farkında mısınız?..
Yoksa siz babanızı mı karıştırdınız?..
Eğer böyle ise işiniz gerçekten zor.
Hemen arayın babanızı. Ve derhal bulun!
Onu tekrar o heybetli, babacan konumuna geri döndürün.
Çünkü o Devlet-Baba olarak her birimizin babasıydı...
Hamisiydi, koruyucusuydu.
Şimdiki siyaset kulislerinde kendisinden söz edilen kolu kanadı koparılmış görüntüsü gibi, parasını ödeyenin düdüğünü çaldığı bir ticarethane değildi.
Onu size unutturdular... Bilerek ve isteyerek, yani kasten zihninizden, gönlünüzden ve bilincinizden kazıyıp, yok ettiler!..
Babasız kalmak ya da daha açık bir ifade ile babasız olmak
Zor iş!
Zor zanaat