Demokratik Açılımın ne olduğunu Türkiye halkı en açık biçimi ile Habur sınır kapısında başlayan gösterilerle öğrenmeye başladı
Bu gösteriler, Demokratik Açılım Programının birinci sayfasını, inkâra imkân vermeyecek bir açıklıkla gözlerimizin içine kadar sokmuş durumdadır.
Gelinen süreçte [bizce] önemli olan iki nokta bulunmaktadır:
Sözünü ettiğimiz noktaların ilki, Türkiye halkının, bu açılım denen şeyin içinde neyin bulunduğunu, sorumlu devlet adamlarının ağızlarından değil, Habur sınır kapısından içeriye askeri kıyafetleri ile dalmalarına izin ve destek verilen PKK teröristlerinden öğrenmesidir
Ülke içinde sonuna kadar kapalı olan Açılım, hudut kapısında açılabilmiş ve içinden resmi kıyafetleri ile PKKnın sözde askerleri çıkmıştır.
Terörist misafir, teröristbaşı Öcalanın emri geldiğini ifade etmekte ve uygulamaya konan bir planının [demokratik açılım denen kapılı kutunun] uygulanmasındaki bir unsur [ve bir aşama] olduğunu söylemektedir
Bu ortam içinde bizce önemli olan ikinci nokta, bu pervasız uygulamaya Türkiye halkının gösterdiği tepkinin, şehit ailelerinin acılarına indirgenerek dramatize edilmesi ve sıradan bir magazin malzemesine dönüştürülerek, gerçek anlamının yok edilmesidir
Haburdan başlayarak Diyarbakırda süren bu nahoş uygulama, sadece şehit aileleri ile teröre kolunu bacağını vermiş insanların sorunu değildir Medyanın görüntülediği acıklı haykırışların arkasındaki gerçek bireysel acılarımız değildir
Bu acı, bütün Türk milletinin acısıdır
Bu tepki, bu karşı duruş, tüm milletin en doğal reaksiyonudur.
Meseleyi, acılı ailelerin bireysel yakarışlarına indirgeme gayretleri de dikkat edilmesi gereken bir psikolojik harp unsurudur
Yaratılmak istenen izlenim şudur:
Demek ki, olupbitenlere tepki duyan sayısal olarak milletin küçük bir kesimidir.
Ve yine demek ki, milletin büyük çoğunluğu olayları kanıksamış ve yaratılan atmosfere ulusal, güçlü ve bilinçli bir tepki vermeyecek bir kıvama getirilmiştir
O zaman,,, Demek ki, vakit tamamdır Düğmeye basılabilecektir!..
İşte, psikolojik savaş uzmanlarının namlularını çevirmiş oldukları zemin budur, hedef budur
Olup biten her şeyi kanıksamış Ulusal nitelikteki tepki ve reflekslerini yitirmiş bir kalabalığın adım adım yaratılmaya çalışıldığı bir ortamda yaşıyoruz İşte kültür emperyalizmi budur.
Görsel olsun, yazılı olsun, emperyalist amaçların eline geçmiş bulunan medya kesimi, bu saldırının en büyük silahıdır.
Türkiye halkı, sözünü ettiğimiz bu saldırının önünde savunmasız bir konumda, kendisini birleştirecek, toparlayacak ve savunacak liderini aramaktadır.
İşte bu alacakaranlık ortamda aydın olma sorumluluğunu üstlenerek toplumun öncü gücü olma işlevini tarih boyunca her dönemde sürdürmüş olan mürekkep yalamış her Türk insanı, altını çizdiğimiz bu iki noktayı, tarih bilincinin süzgecinden geçirerek, durumdan görev çıkartmayı bilmeli Ve uygulamalıdır!