DEMEK BÖYLE BİR DENİZ DE VAR: ACEP NEDENDİR?

FARUK HAKSAL

 

Hep [bazı] birileri mi Akbük dışında tatil yapacak?..

Biz de yapabiliriz.

Vergimizi ödüyoruz.

Bizim de T.C. kimlik numaramız var.

Her ne kadar koltuk, şoför, makam, reklâm takıntımız olmasa da, bizim de canımız var…

İşte bu yukarıdaki düşüncelerle biz üç aile/ 6 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Akbüklü hemşeri birlikte tatile çıkalım dedik.

Hedef : Kaş…

Yol aracımız: Karavan.

Yöntemimiz: keyif…

Amacımız: Dinlenmek.

Çevirdik kontak anahtarlarını, ver elini Akdeniz…

Yol, yöntemimize uygun geçti.

Akşama doğru Kaş Kamping’deyiz.

Yerleştik, masalar kuruldu; az-biraz rakı… Ve derken, önemli ve ciddi bir haber: Ordu 2; Galatasaray 0…

Biz Fenerliler şerefe içiyoruz; Galatasaraylı azınlık, kederden…

Sonra uyku, sonra sabah…

Ve işte sıra bu yazının yazılma nedenine geliyor.

Mayolar giyildi.

Denizin sıfır noktasındayız zaten.

O da ne?..

Evet, gerçekten, bu ne biçim deniz?..

Peki eğer bu deniz ise, bizim Akbük’de girdiğimiz ne?

Kampingin deniz kıyısındaki deniz derinliği 2-3 metre civarında. İki kulaç atıyorsunuz derinlik 7-8 metreye ulaşıyor, ondan sonrası deniz dibi uçurumu…

Ama…

Sekiz metreden deniz dibine bakıyorsunuz, çakıllar tane tane, kumlar burçak burçak…

Denizin rengi mavi… Masmavi!

Hayır diyor Akbüklü hemşerilerimiz, lacivert… Koyu lacivert!

Allah Allah!..

Denizde köpük var mı?

Yok!

 Denizin üstünde yüzen o bir şeylerden var mı?

Yok, asla yok!

Ya çöpler, bira şişeleri, yağ tabakası, sintine artıkları, vidanjör kalıntıları, atıksu öbekleri?..

Yok, yok, yok!..

O zaman Kaş’ta belediye var.

O zaman Kaş’ın insanı, sorumlu bir yurttaş.

O zaman Kaş’a çevre derneği gereksiz. Olsa olsa kültür dernekleri kurulabilir. O da kültürün eksikliğinden değil, damıtılma gereksiniminden…

Ya Kaş Kamping’in sessizliği?.. Ona ne demeli?

Kampingde çok sayıda karavan var, bir kaç tutam da çadır… Ama gürültü yok; bağırıp çağırma yok. Müzik adıyla seslendirilen o malum gürültü yok.

Peki, gürültü neden yok?

Çünkü kültürün olduğu yerde kirlilik olmaz!..

Ne deniz kirliliği, ne gürültü kirliliği…

Hiçbiri olmaz bu “nitelikli” kirliliklerin.

Peki, onların yerine ne olur?

- Kültür, sorumluluk, uygarlık ve yine kültür!..

Bunlar da bazı insanlara yeter de artar bile.

Kapatın hele gözlerinizi birkaç dakika kadar: Hayal kurun bir yol ve farz edin, kirli olmayan bir çevredesiniz.

Kendinizi nasıl hissediyorsunuz?..