Ülkemizde gelişen olayların hepimizi üzdüğünden kuşku yok. Bir çoğumuz bunlardan nasıl kurtulacağımızı düşünüyor ve çözüm için kafa patlatıyor.
İlk önce başımıza gelenlerin bir tesadüf olmadığını kabul edeceğiz. Kafamıza bu çorabı örenlerin, bu çorabın bizi boğup öldürmesi için kurtuluş yollarını da tıkamaya çalıştığından hiç şüphe yoktur. Hatta Türk Milleti, denize düşmüşte yılana sarılır vaziyete getirilmiştir.
Türkiyenin ve Türk Milletinin; bu günleri atlayışı, demokratik parlamenter sistem içinde meşru yollarla gerçekleşecektir. Bunda mutabıkmıyız?
Eğer bunda mutabıksak; bu kötü günlerden çıkış yolu siyasi partiler eliyle olacaktır.
İktidar da olan AKPdir ve bu günkü gelişmelere doğrudan dahli vardır. Meclisteki muhalefet ise CHP, MHP ve BDPden ibarettir.
BDPnin, terör örgütü PKKnın TBMMdeki uzantısı olduğundan kimsenin şüphesi yoktur. CHP için ise ayrı bir paragraf açmak gerekir. CHP, Atatürkün kurduğu bir parti olmakla beraber, Atatürkün çizgisinden neredeyse tamamen uzaklaşmıştır. CHPnin içinde, Atatürk ilke ve inkilaplarına bağlı, milli tavırlı insanlar vardır ancak CHP, Türk Milletinin aradığı kriterlerden çok uzaklaşmış bir parti görünümündedir. MHPnin ise Atatürkün ifade ettiklerini günümüzde konuşan ve eyleme döken yegane parti konumunda olduğunu düşünmekteyim.
Televizyonları işgal eden bazı kafalar, en az iktidarı eleştirdikleri kadar CHP ve MHPyide eleştirerek yerden yere vurmaktadır. CHPnin; Sorosçuluğundan tutunda, gayri milli ve beceriksiz oluşuna kadar her şeyi söylemektedirler. MHPde onlara göre Amerikancı ve iktidar destekçisidir ve kadrolarıda kontrol altındadır. Amaçları; iktidar karşısındaki muhalefet olan MHP ve CHPyi de etkisizleştirmektir.
Bunları söyleyen insanlar ya milliyetçi yada ulusalcı görünümlüdür. İktidarı ve muhalefeti birlikte yerden yere vururlar ve çözümü göstermezler. Gösterdikleri çare ise; henüz mevcut olmayan bir siyasi lider ve partidir. Kanaatimce, Türk Milletini, içinde bulunduğu durumdan daha da karamsarlığa iten bu tablonun mimarlarının; gazete köşeleri ile televizyon ekranlarında PKK destekçiliğine soyunmuş olanlardan hiç bir farkı yoktur.
Bu gün siyasi partilerimiz içinde, kriterlere bakarak kurumsallaşmış üç parti olduğu gözükmektedir; AKP, CHP ve MHP... Bir partinin kurumsallaşması ve finansmanı oldukça zor bir meseledir. Bakın rahmetli Ecevitin DSPsi ve rahmetli Erbakanın Saadet Partisi ne haldedir? Kurtulmuşun Has Partisi, Şenerin Türkiye Partisi, Pamukoğlunun HEPARı hatta rahmetli Yazıcıoğlunun BBPsi bir türlü siyaset için gerekli finansmanı bulamadı ve kurumsallaşamadı. İşçi Partisini ise hiç bir kategoriye koyamıyorum. Türk Milleti onlara inanmıyor ve çıkarttıkları onca gürültiye rağmen, vermediği destekle de bunu gösteriyor.
Türk Milleti, geleneğine, örfüne ve milli yapısına uygun olmadığı için sol siyaset anlayışına bu güne kadar iktidar olacak yeterli oyu vermemiştir ve vereceğede benzememektedir. CHPye verilen oyların çoğunluğu, sol düşünceden değil Atatürke, Cumhuriyete, üniter ve laik yapıya destekten dolayı verilmektedir. Ve bugünkü CHP; karşı karşıya kalınan bölücülükle müzakere ve Yeni Anayasa konusunda büyük bir sınavdan geçmektedir. CHP; bu konularda milli kalamazsa, marjinal bir sol yapıya bürünerek siyasetin nostaljisi olacaktır. Çünkü Türk Milleti, bunu kendisine yapılmış bir ihanet olarak değerlendirecek ve CHPyi de AKP ve BDPnin yanına koyacaktır.
MHPye gelince, Türk Milletinin sesi olma yolundaki dik duruşunu, tüm psikolojik operasyonlara ve provakasyonlara rağmen ısrarla ve sabırla sürdürmektedir. Belirttiğim gibi siyasetin finansmanı ve kurumsallaşması zordur. Kırk dört yıldır Türk siyasetinin içinde olan MHP, devletten almış olduğu hazine yardımı ve partililerin maddi destekleri ile finansmanı sağlamakta ve kurumsallığını ileriye götürme çalışmalarını sürdürmektedir. İçinde yer aldığımdan dolayı da rahatlıkla söyleyebilirim ki; bazı satılık kalemlerin söylediğinin aksine lider ve kadrolarıda tamamen millidir.
Siyasi partilerden oluşan tablo önümüzde böyle durmaktadır. Şimdi ulusalcı ve milliyetçi geçinip; iktidarı ve muhalefeti birlikte yerden yere vuran ama çözümde önermeyenlere ne diyelim? Türk Milletini nereye sürüklemek istiyorlar? İddiaları kimin işine yaramaktadır?
Ben söyleyeyim: bunlar AKPnin beslendiği çanaktan yemek yemektedir. Eğer bunlara yağlı kemik uzatılsaydı hiç merak etmeyin eleştirdikleri ve yerden yere vurdukları MHP, CHP ve AKP içinde yer alırlardı. Mesele koltuk kavgasıdır. Ancak Türk Milletinin, bu çözüm önermeyen koltuk kavgacılarına tahammül etme zamanı ve lüksü kalmamıştır.
Çözüm; demokratik zeminde meşru yollardan olacaktır. Görülmektedir ki; Türk Milletini içine düştüğü bu girdaptan kurtaracak olan yegane siyasi kuruluş; güçlü yapısı ve kadroları ile MHPdir. MHPnin fikriyatı ve siyaset anlayışı ile Türk Milletinin karakter yapısı birbiri ile büyük nispette örtüşmektedir. Bu sebeble çözümsüzlük öneren sahtekarlara değil kabul edersiniz etmezsiniz bilemem ama çözüm önerenlere kulak verin ve psikolojik operasyonların muhatabı olmaktan kendinizi kurtarın... Unutmayın, bahane ve mazeret üretmeden tek bir çatı altında yapılacak birlik, bizim her türlü sıkıntıyı atlatmamıza yetecektir. Bunun da adresi MHPdir...