Müslümanın silahı, elindeki Kuranı ve göğsündeki imanıdır. Müslüman kendisini koruduğu gibi, etrafındaki düşkünleri de korur ve kollar.
Müslüman katil olamaz çünkü, Allah katında günahkâr olur, cehennemlik olur.
Müslüman, Allahın verdiği canı yine Allahın alacağını bilir ve kadere inanır.
Ancak Müslüman, canına kastedildiği zaman, kendisini korumak amacıyla belki öldürebilir.
Evvelki gün Malatyada yine kan döküldü. Hem de Türkiye siyasetinin tam ısındığı sırada. Ermeni politikalarının ateş aldığı bir sırada. Almanyanın bile Malatyada Ermenilere soykırım yapıldı, dediği sırada.
Ölenler, Hristiyanlığı kabul etmiş Türk vatandaşları. Öldürenler, yaşları on yedi, yirmi yaş arasındaki Türk gençleri. Müslüman gençler.
Nedeni, ölenlerin incil dağıtması. Müslümanları Hristiyanlığa davet etmeleri.
Bundan aylar, yıllar evveli yazıldı. Ülkede Hristiyan misyonerleri kol geziyor. Hükümet buna karşı bir önlem almalı diye. Yine bazı köşelerden sinyaller alınmıştı. Ortalık çok sessiz. Bunun altından muhakkak bir şeyler çıkacak diye. İşte olanlar oldu ve sessizlik bozuldu. Avrupa bizleri yine gaddar, barbar,gözü kanlı ilân etti.
Peki öldüren bu gençler suçluydu. Hem de günahkârların en büyüğü oldular. Bu kötü olaylarda başkalarının hiç mi suçu yok?
Diyanet işlerinin, müftülüklerin, imamların hiç mi suçu yok? Ülkemizde bulunan İslâm düşmanlarının hiç mi suçu yok? İslâmı yaşatmak isteyen teşkilatlara gerici, yobaz diyen kişi ve kuruluşların hiç mi suçu yok?
Müslümanların gözlerini para ile doldurup Hristiyan yapan, sonra da eline incili verip doğduğu memleketlerine yollayarak misyonerlik yaptıran, Türkiye deki kiliselerin suçu yok mu?
Velhasıl, bunlara karşı gerekli tedbiri almayıp, iki kitaptan ne çıkar diyen, siyasilerin hiç mi suçu yok? Günah keçisi, İncil dağıtan Hristiyanlar ve onları öldüren müslüman gençler mi?
Siz, ülkenizde her konuda laikliği ön koşul olarak öne sürüp, dini konularda milleti gerekli şekilde aydınlatmazsanız siz de suçlusunuz. Müslümanlığı, yalnızca İslamın beş şartını yerine getirince yaşanacağını düşünenler de suçludur. İslâmı yaşıyorum zannedip ve başına türban takarak, dini siyaset alanına çekenlerin de suçu var. Diyanet işlerini yalnızca fetva makamı görerek, camileri ona göre denetleyenlerin de suçu var.
Camileri, namaz kılınan, dua edilen, müslümanları bir araya toplayan mekanlar olarak görenlerin de suçu var. Kuran kurslarının, camilerin her türlü onarım ve imarları için camiye giden vatandaşlara para salması yapan ,vatandaşı camiden soğutan görevlilerin de suçu var. İmamını atayıp, gerekeni sen yaparsın diyen Diyanet İşlerinin de suçu var.
Hristyanların kiliselerine verdiği önem kadar, camilerine önem vermeyen hükümetlerin de suçu var. Yıllarca çürümeye yüz tutmuş, içinde hayvanların barınağı haline gelmiş, ata yadigârı camiler dururken, AB istedi diye kiliseleri tamir ettirip, ibadete açan zihniyetlerin de suçu var.
Evlerinde, çocuğuna abdest almayı dahi öğretemeyen, ona dini hikâyeleri bile anlatmaktan çekinen, aile reislerinin de suçu var. Müslümanın cenazesinde, cenaze namazını bile kılmaktan sıkılan devlet büyüklerinin de suçu var. İslam dinini ortaçağ karanlığı diyerek, hristyanlara koz veren diller de suçlu!
Evet, yukarıda saydığım gibi yapan ve düşünen vatandaşların hepsinin suçu var.
Bu memlekette yaşayanlar olarak, bazılarımız suçlu olmasaydı, ölen gençler gibi kiliselerin ihtişamına kapılarak gidip Hristyan olunmazdı.
Ölen gencin, kiliseden 5000 dolar aylık aldığı, altında son model ciple dolaştığı söyleniyor. Bazı fakir insanlar böyle bir teklife dayanabilir mi? Kiliseler her yıl, geri kalmış ülke vatandaşlarına milyarlarca dolar yardım yapıyor.
Soruyorum şimdi. Hangi imamımız 5000 dolar aylık alıyor? Hangi müftümüz 5000 dolar alıyor? Hangi müftünün altında son model cipi var?
Hangi camimizin depolarında kullanılan eşyaların toplandığı