Bu yıl Nezih Demirkent Özel Başarı Ödülünü almaya layık görülmüş gazeteci-yazar ve Gerçek Gazetesi sahibi Durmuş Tunaya yapılan çirkin saldırı aslında Tunaya yapılan bir saldırı değildir. Alenen bağımsız Türk Yazılı Basınına yapılan bir saldırıdır.
Demokrasiden, bağımsız fikir özgürlüklerinden, yazım özgürlüğünden ve kişilerin sosyal güvencesinden dem vururken, basının emektar emekçisine yapılan bu sopalı saldırı gazetecileri rahatsız ettiği kadar okuyucular da rahatsız etmiştir.
Durmuş Tunaya yapılan bu saldırının Söke gibi bir yerleşim yerinde yapılması da düşündürücüdür.
Söke halkının hemen hemen %100nün okur yazar olması, bu oranın içinden %60dan daha fazla bir kesiminin de yüksek eğitime sahip olması daha da düşündürücüdür.
Söke yerelinde yayın yapan gazetelerin, basın mensuplarının en fazla üzerinde düşünmesi gereken bu çirkin olayın bir an önce açıklığa kavuşturulması da beklenen bir istektir.
Gece geç vakitte, evinin önünde yapılan bu saldırının daha önceden plânlandığını ortaya koymaktadır. Bu çirkin saldırı dolayısı ile Söke kamuoyunda çeşitli dedikodular dolaşmaktadır.
Bir çok kişi vebal altına alınmakta, kişiler belki de haberleri olmadan rendice edilmektedirler.
Basına yapılan bu saldırının kime ne fayda sağlayacağını düşünmek bile istemiyoruz. Çünkü bu saldırı şimdi basını daha da güçlendirmiş, daha da cesaretlendirmiş ve daha da mücadeleci bir şekle sokmuştur.
Aradan geçen üç beş gün zarfında faillerin bulunamamayışı bizbasın çalışanlarını yıldırmayacağını haykırırken, sayın Durmuş Tunaya yalnız olmadığını bildirir, geçmiş olsun der, biran önce mücadeleye dönmesini yaradandan dilerken, bu çirkin saldırıyı yapanları, yaptıranları, savunanları kınıyor, tüm basın emekçisi arkadaşlarımı birlik ve beraberliğe çağırıyorum.