Başbakan televizyonda Yargıtayın çok kısa bir süre önce, iş yününün azaltılmasına bir çare olarak daire sayısının artırılması gerektiğini söylediğini, ileri sürüyor.
- Ama diyor, şimdi tam tersini söylüyorlar Niçin böyle?.. Çünkü biz şimdi aynı şeyi yapmak istiyoruz.
Her nasılsa yandaş konumuna gelmemiş gazeteciler araştırıyorlar
Ve oldukça önemli bir bulguya tanık oluyorlar.
2007 yılında Ak Partinin oluşturduğu bir yasa önerisinde Yargıtaydaki daire sayısı azaltılıyor
Haydi buyurun
Şimdi ne olacak?
Bu ne biçim bir siyaset şeklidir?..
Yargıtayın iş yükü fazla mıdır?
Evet fazladır.
Peki bu önemli sorunun çözümü nedir?
Adaletin gerçekleşmesini çabuklaştıracak olan sihirli çare nedir?
Eski Cumhurbaşkanlarımızdan Süleyman Demirel bu konuda şöyle konuşuyor:
- Adalet çok önemlidir. Devletin [ve mülkün] temelidir. Ama eşit dağıtılmaya adalet adalet değildir
Yargıtay Başkanı Gerçeker konunun çözümüne katkıda bulunmak amacı ile devlet erkanını sıraya koymuş, biri ile görüşüyor, ötekine koşuyor. Ve kapı aralığında gazetecilere açıklıyor:
- Sorun, istinaf mahkemelerinin [Bölge Adliye Mahkemelerinin] kurulması ile çözülebilir Yargıtayın daire sayısını artırmak gerçekçi bir çözüm değildir. Çünkü bir yıl sonra yine aynı noktaya geleceğiz. Çözüm, köklü ve gerçekçi olmalıdır
Başbakan her zamanki gibi sinirli, öfkeli
Ve Yargıtaydan oldum olası müşteki
- Cihaner dosyasını öne aldılar ve hemen sonuçlandırdılar. Bunu Hizbullah dosyasına niçin yapmadılar?..
Allah Allah
Tamam, biliyoruz, Başbakan hukukçu değil.
Peki, hukukçu kurmayları nerede?
Niçin Başbakanı uyarıp, aldıkları maaşı hak etmiyorlar. Niçin bir anlamda görevi ihmal suçunu işliyorlar?..
Yargıtay, istediği dosyayı öne alıp, istediğini sumen altı edemez Bu bir!
İkincisi, Cihanerin dosyası, yerel mahkeme tarafından karar verilerek, temyiz edilmiş bir dosya değil
Cihaner, bir başsavcı olduğu için yerel adli makamlarca soruşturulamaz, yargılanamaz
Başsavcıları yargılama yetkisi doğrudan Yargıtayın görev alınana girmektedir.
Yargıtay, Başsavcı Cihaneri bir ilk derece mahkemesi sıfatı ile yargılamıştır.
Duruşma açmış, sanki bir yerel mahkemeymiş gibi muhakematını sürdürmüştür
Dolayısıyla Yargıtay Cihaner davası için bir duruşma günü belirlemiş ve yargılama işlevini sürdürmüştür.
Yargıtayın bir temyiz mahkemesi olarak göreceği işlerin takvimi farklıdır, normal bir mahkemeymiş gibi yapacağı yargılamaların takvimi farklıdır.
Bütün bu gerçekleri Başbakanın hukukçu kurmayları bilmiyorlar mı?..
Biliyorlar.
Adalet Bakanlığı bu farklı takvimlerden haberli değil mi?
Haberli
Ama bütün bilinenlere rağmen siyasetin çarkı bu yönde döndürülebilmektedir.
Bir tarafta Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yıpratıcı bir yayın politikası izleyen yandaş medya ve diğer tarafta da yüksek yargı organlarını sürekli olarak karşısına alarak medya üzerinden siyaset yürüten bir yönetim anlayışı
Türkiye bu sokaktan geçerek nereye varacaktır?
İstenen ve amaçlanan hedef nedir?
İşte asıl sorun buradadır