Sorun Amerikanın emperyalist siyasetinin önümüze koyduğu zararlar, Avrupa Birliği politikalarının getireceği riskler ya da Türk hükümetinin izlediği dışa bağımlı politika değildir
Sorun, dış güçler ve iç güçlerin ulusal çıkarlarımıza karşı sürdürdükleri güç-birliğine karşı yeterli ölçü ve güçte bir toplumsal muhalefetin halen yaratılamamış olmasındadır.
Türkiye Devletinin üniter yapısına, laik Cumhuriyete, sosyal hukuk devleti ilkesine karşı sürdürülmekte olan sistemli saldırıların karşısında bu değerleri koruyacak olan demokratik platformun örgütlenme eksikliğidir
Sorun, ulusal güç-birliğinin [halen] güçlü bir biçimde ve fiilen yapılandırılamamış olmasındadır.
Sözünü ettiğimiz toplumsal güç-birliğinin birikeceği en büyük siyasi örgüt [ilk bakışta] Cumhuriyet Halk Partisi olarak gözükmektedir.
Ancak, bu partinin yönetim kadrosunun yıllardır izlediği siyasi çizgi ve emperyalizme karşı açık ve kesin bir duruş ortaya koymamış olması gerçeği toplumsal muhalefet olgusunun en büyük problemidir.
Dolayısıyla, şu anda milli nitelikteki halk sınıfları açısından yaşanmakta olan en büyük zaaf, söz konusu partinin yönetim kadrosu itibariyle bu büyük kitleye önderlik edemeyecek bir yapıda olmasıdır.
Ulusal çıkarların korunması etrafında birleşen tam bağımsızlıktan yana olan kitleler, CHP parti yönetimi tarafından temsil edilmemekte ve bu yöndeki politikalara sahip çıkılarak, liderlik edilmemektedir.
Bu gerçek, söz konusu partinin tabelasına körü körüne bağlı küçük bir azınlığın dışında her aklı başında, tam bağımsızlıktan, cumhuriyetin temel değerlerinden ve laik, sosyal hukuk devleti ilkesinden yana olan kişiler tarafından kabul gören bir gerçektir.
O halde ne yapılacaktır?
Yanıtlanması gereken soru bizce budur.
Önümüzde iki kestirme çözüm vardır:
1.- Deniz Baykal ve ekibinin, milli nitelikli toplumsal muhalefetin savunduğu ilke ve düşüncelerle yakınlaşması sağlanacaktır.
2.- Bu olamıyorsa, Cumhuriyet Halk Partisi tekrar Mustafa Kemal Atatürkün partisi haline getirilecektir.
Atatürkün en temel politikası TAM BAĞIMSIZLIKtı
Emperyalizme karşı verilen savaşın adı da, BAĞIMSIZLIK SAVAŞIdır
Çünkü, tam bağımsızlık olmadan, gerçek anlamda bir devletin varlığından söz edilemez.
Tam bağımsızlığını kazanmamış bir devlet, ancak bir Kukla Devlettir..
Laiklik, halkçılık, devletçilik, milliyetçilik, devrimcilik ve Cumhuriyetçilik gibi ilkeler ANCAK ortada tam bağımsız Devlet varsa bir anlam taşır ve ancak bu koşulla gerçekleşme imkânı bulabilir
Cumhuriyet Halk Partisinin yönetim kadrosunda eksik olan da budur..
CHP lideri hemen hemen her gün TV ekranlarında uzun uzun konuşmakta Ama ağzından Emperyalizm sözcüğü bir kez dahi olsa dökülmemektedir
Cumhuriyet Halk Partisinin emperyalizme karşı bir mücadele planı yoktur.
Esasen, CHP kurmaylarının kafalarında emperyalizmle mücadele yönünde bir siyaset de mevcut değildir.
Evet, bu gerçek saptanmalıdır.
Acı da olsa, var olan bu olgu, açık yüreklilikle tespit edilmelidir.
Çünkü, bir yerlerden başlamak zorundayız.
Bu ülkeyi, tekrar [Mustafa Kemal Atatürkün temel ilkesi olan] tam bağımsızlığa kavuşturmayı amaçlıyorsak, bir yerlerden başlamak ve doğru, sağlam ve kararlı adımlar atmak zorundayız.
Aksi halde sürdürdüğümüz siyaset, kısır bir kişisel çekişme ve düzeysiz bir kasaba siyaseti boyutunu aşamaz Ve bu güzelim ülkeyi hiçbir yere getiremez.