Derleyen: TUFAN DİNARLI Küresel ısınma konusunda söylenen yalanlar üç ayrı bölümde incelenebilir. Bilimsel, politik ve ekonomik yalanlar. Bilimsel yalanlar incelendiğinde, lise düzeyinde fen bilimleri bilgisine sahip insanların bile anlayabileceği, ancak sanki bilim dünyası tarafından genel kabul görüyormuş gibi dile getirildiği için, kimsenin itiraz etmeye cesaret edemediği, çok basit ve komik yalanlar söylenmektedir. Matematik ile ilgilenen herkesin iyi bileceği şekilde, bir teoremde ufak bir hata yapmanız sonucunda, yanlış bir teoremin doğru veya doğru bir teoremin yanlış olduğu, örneğin "2 + 2 = 4" eşitliğinin yanlış olduğu çok kolay bir şekilde kanıtlanabilir. Bu bilimsel yalanlarda da izlenen taktik, bir takım doğru bilgilerden yola çıkılarak yanlış sonuçlara varılmasıdır; bunu yaparken sözde küçük hatalar yapmaktalar ve bir takım gerçekleri ihmal ederek görmezden gelmekteler. Gene IPCC raporunda bilimsel gerçekmiş gibi dile getirilen sonuçların tümü, gerçeklere değil birçoğu bilimsel dayanak içermeyen ve salt politik nedenlerle öne sürülen varsayımlara dayalıdır. Bu varsayımlardan herhangi birinin yanlış olması halinde, teori de teoriden çıkarılan hipotetik sonuçlar da tamamen yanlış olacaktır. KÜRESEL YALAN 1- FOSİL YAKITLAR KÜRESEL ISINMAYA NEDEN OLMAKTALAR İnsan yapımı CO2-CH4-N2O-CFC gibi sera gazlarının küresel düzeyde bir ısınmaya ve dolayısıyla iklim değişikliklerine neden olduğu yalanı. Bu yalan, zaten esas olarak söylenen temel yalan ve diğer bütün yalanların da dayanak noktası. İşin doğru olan kısmı, evet bu gazların emisyonları, insanların dünya üzerinde medeniyet kurmaları ve özellikle de fosil yakıt tüketimi sonucunda ve özellikle de 1950 sonrasında artmıştır ve bu gazlar gerçekten de bir sera etkisi yaratmaktadır (aslında insandan önce de var olan doğal sera etkisi sayesinde mevcut habitat var olabilmektedir; yani bu sera etkisi insan kaynaklı bir fenomen değildir; zaten var olan ve canlıların yeryüzünde yaşamı için faydalı doğal bir fenomendir). Buraya kadar olan kısmı, gerçekten de bilimseldir ve bir takım felaket kuramcıları ve geri zekalı çevreciler tarafından bu durum 1980'lerden bu yana bir küresel tehdit olarak algılanmaktadır; ancak bu sadece uçuk bir teoridir. Bu teoriye göre, biz daha fazla fosil yakıt tükettikçe, dünya kaçınılmaz, hızlı ve geri dönüşü olmayacak bir şekilde ısınacaktır. Teorinin bilimsel ciddiyetinin olmama nedeni ise aslında son derece basittir. Evet insan yapımı sera gazları da, küresel düzeydeki ısınmaya katkıda bulunacak ajanlardır. Ama katkıları hangi düzeydedir? Asıl soru budur. İnsan yapımı sera gazlarının, dünyada bizden önce de mevcut ve doğal döngüleri ve değişimleri konusunda kısmen bilgi sahibi olmamıza karşın, tam anlamamış olduğumuz ve dolayısıyla kontrol edemediğimiz DOĞAL sera gazları içindeki yeri nedir? İnsan yapımı sera gazlarının mevcut sera gazları içindeki yüzdesi kaçtır? Bunun cevabı bu çevreci olduğunu iddia eden manyaklar açısından maalesef üzücüdür; zira teorileri bu noktada çökmektedir. İnsan yapımı sera gazlarının dünyadaki sera gazları içindeki yeri BİNDE BİRLER düzeyindedir. Neden bu kadar az? Çok basit bir cevabı var, ama sanki bütün bilim dünyası birden bire geri zekalılaşmış gibi susuyor. Cevabı şu: dünyadaki sera gazlarının % 95'i su buharıdır. Kimse örneğin nsan yapımı su buharı miktarı konusunu konuşmak bile istemiyor. Neden? Çünkü o zaman gerçek küresel ısınma ajanının su buharı olduğu ortaya çıkacak ve su buharı ile ilgili olarak yapılabilecek hiç bir şey yok. Oysa insan yapımı su buharı, miktar olarak insan yapımı CO 2 göre çok daha fazla. Örneğin basit bir fosil yakıt olan doğal gazın yakılması sonucunda elde edilen 1 molekül CO2 için 1 ile 2 molekül arası H2O gazı üretilmektedir. Örneğin metan için: CH 4 + 2 O2 --> CO2 + 2 H2O. Devam edecek.... Kaynak: (internethaber)