Şanlı, çok saygıdeğer ve yüce beyler! Yurduna açıkça benimseyebileceği saygılar sunmanın ancak erdemli yurttaşların hakkı olduğuna inandığımdan size halkın gözü önünde saygılarımı sunmaya layık olmak için otuz yıldır çalışıyorum.
…
Aranızda doğmuş olmak mutluluğuna sahip bir insan olmakla birlikte, doğanın insanlar arasına koyduğu eşitliliği ve insanların kurmuş bulunduğu eşitsizliği göz önünde bulundurarak, bireylerin mutluluğu amacına hizmet edecek şekilde birleştirilmiş olan akıl ve bilgeliğin önemli olduğunu düşünüyorum. …
Doğduğum yeri seçecek durumda olsaydım toplumu, birbirini bilip tanımak alışkanlığının yurt sevgisini kuru toprak sevgisi olmaktan çıkarıp yurttaş sevgisi haline getireceği bir devleti seçerdim.
…
Kuruluşunda zayıflıkları aşamamış bir devletin daha doğar doğmaz sarsılacağı ya da yıkılacağı korkusundan orda yaşamak istemezdim. Çünkü özgürlük, kendine alışık olan gürbüz huyları beslemek , geliştirmek için uygun ama yapısına uygun olmayan zayıfları, narinleri ezen, yıkan, sarhoş eden güçlü ve lezzetli besin maddeleri gibidir. “Efendiler tarafından yönetilmeye alışmış olan insanlar, arık onlardan vazgeçemezler.” … Köleliliğin ve zorla yüklenen utanç veren angaryaların aşağılaştırıp değerden düşürdüğü, bütün insanların modeli olan Roma halkı, özgürlüğün kurtarıcı havasını yavaş yavaş teneffüs etmeye alıştı. Zorba yönetim altında umutsuzluğa düşmüş olan bu halk, sonunda “Bütün insanların en saygıya değeri olmalarını sağlayan sert töreleri ve cesaretin verdiği gururu kazandı.”
…
Şanlı, çok saygıdeğer ve yüce beyler! Kendim için seçeceğim yurt arayacağım üstünlükler hoş bir çevre, ılımlı bir iklim, verimli bir toprak olsaydı, ben de mutluluğumu tamamlamak için bu yurdun koynunda tüm bu nimetleri tatmaktan, yurttaşlarımla en tatlı ilişkiler içinde esenlikle, onlar gibi insanlığın, dostluğun, erdemin gereklerini uygulayarak, kendimden sonraya iyi bir insanın dürüst, erdemli bir yurtseverin şerefli anısını bırakarak yaşamaktan başka bir şey istemezdim.
…
Saygıdeğer ve yüce hanımefendiler!
Cumhuriyetin yumuşaklığı ve bilgeliği barışı ve iyi töreleri ayakta tutan, öteki yarının mutluluğunu sağlayan değerli yarısını, yani kadınları unutabilir miyim? Sevimli ve erdemli hanım yurttaşlar, sizin cinsinizin kaderi, her zaman bizim cinsimizi yönetmek olacaktır. Kadınlar Isparta’da kendisini devletin şanı ve kamunun mutluluğu yolunda duyurur ve bu yolla hükmederlerdi. Cenevre’de de hükmetmeyi siz bu yolla hak ediyorsunuz. Şefkatli bir eşin ağzından onurun, aklın sesi çıkınca buna hangi barbar erkek dayanabilir?
Jean Jacques Rousseau’nun 250 yıl önce Cenevre Cumhuriyeti Meclisi’nde yapmış olduğu konuşma metninden alıntılar yaparak sizinle paylaşmak istedim. O günden bugüne yüzyıllar geçmesine karşın bizim Ulusal Meclis’imizde yapılan oturumlar ve konuşmaları kıyasladığımda gelişmelerin pek de istendik bir noktaya gelemediğini gözlemliyoruz. Oysa J.J. Rousseau’nun bu düşünceleri bir çok özgürlükçü düşünceyle bütünleşerek Fransız Devrimi’nin oluşumunu sağlamıştır.