Dünkü sayıdan devam
Bu, Doğu-Batı kültürü ile yetişmiş, iki kültürü birden kucaklayabilen son Türk nesli idi. Üstelik Sarıkamış'ta 90.000 askerimizi buzlu dağlara gömdüğümüzden birkaç ay sonra vuku buldu. * Galiçya, Yemen, Libya cephelerinde bile savaşan 9 ordulu imparatorluk silahlı kuvvetlerimizin tükenmesi, insan kaynaklarımızın kuruması, harap, perişan, yoksul, okulları, işyerleri kapanmış bir Türkiye ile sonuçlandı. İstanbul, İzmir, Edirne, Bursa gibi beldelerimiz yıllarca işgal felaketi yaşadı. İmparatorluğumuzu 1950'ye doğru Avrupa Devletleri ile paralel kendi irademizle tasfiye etmek, herhalde Musul, Haleb gibi Türk eyaletlerimizi muhafaza etmek şansından mahrum kaldık. Demokrasi ile yönetilen, gelişmiş ekonomiye sahip, büyük Avrupa devletleri arasında bir Türkiye'yi oluşturamadık.
Zira 33 yaşında maceracı bir general, iki tecrübesiz arkadaşını zorlayıp yanına alarak, hakan-halifeye, parlamentoya, hükümete, sadrazama, askeriyeye haber vermeden, İngiltere, Fransa ve Rusya'ya savaş açtı.
Çanakkale Zaferimiz ile taçlanan savaşta tam 10 (on) cephede ordularımızı muharebe hattına sürdük. Böylece 2 yılda bitecek Birinci Cihan Savaşı 2 yıl daha uzadı. Bu itham, 1919'da İngiltere Başbakanı tarafından yüzümüze söylenerek önümüze Sevr paçavrası kondu.
24 Nisan 1915'te başlayan Ermeni tehciri, Sarıkamış bozgunundan hemen sonra ve Çanakkale'de dünya ile boğuştuğumuz günlerdedir. Allah bize bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın, bizi Çanakkale destanları gerçekleştirmeye de mahkum etmesin! -Bitti-