Dünkü sayıdan devam
Diğer tarafta binlerce kilometreden nereye gittiğini, ne için gittiğini, çoğunlukla kiminle ve ne amaçla savaşacağını bilmeyen, sonunda anladık ki, savaşmasını da bilmeyen zavallılar, yamyamlar grubu.
İşte Çanakkale Savaşları'nın askeri yönü budur. Burada askeri kabiliyetlerimizi, savaş plãnlarımızı, cennet mekan Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri dehasını zikretmek istemiyorum, çünkü bunlar teferruat, sonuç zaferdir.
Savaş bir sanattır. Sanat olma özelliğini kaybettiği zaman çapulculuk, korsanlık, eşkiyalık olur. Savaşı en iyi sanat haline getiren millet biziz.
Bizim savaşlarımız hiçbir zaman kılıç şakırtıları, top tüfek seslerinden, kan ve barut kokusundan ibaret kalmamıştır.
Çünkü 253 bin kayıp verdiğimiz bu savaşta bile Türk Askeri inceliğinden, hassas ruhundan bir şey kaybetmemiştir.
"Çanakkale içinde aynalı çarşı,
ana ben gidiyom düşmana karşı" diyerek, savaşın bile türküsünü söyleyebilmiştir.
Ölüme bile kafa tutmanın türküsünü söyleyerek giden Mehmetçik'in korkusuzluğu sebepsiz değildir.
Evinden davul zurna ile uğurlanan, dün Çanakkale'de yarın da Sakarya ve Kocatepe'de haysiyet savaşı verecek Mehmetçik;
Hey hey!..
Yine de hey hey
Kaytan bıyıklarım, delişmen çağım.
Düşman kurşunlarına inat, köprü başında
Mehmet türküleri çağıracağım.
Derken niçin savaştığının bilinci içindedir. Çanakkale'yi gezip de susmak, Çanakkale'yi görüp de konuşmamak, Çanakkale'yi hissedip de yaşamamak mümkün değildir.
Çanakkale bir devrin batışıdır. Çanakkale bir devrin yok oluşudur. Çanakkale bir tarihin yeniden başlangıcıdır. Çanakkale herşeydir. Türk Ulusu'nun kükreyip çakal sürülerini denize döktüğü vatandır. Bu vatandaki binlerce evladını bağrına basmış, kalbine gömmüştür.
Japonlar çocuklarına ilkokul çağının başında ilk önce Hiroşima'yı gezdirirler. Bunu duyup yetkiliye soran bir dışişleri yetkilimize Japon, bizim de buna benzer bir çalışma yapıp yapmadığımızı sorar. Bzim sayın yetkili Türkler'in bir Hiroşima'sı olmadığını söyleyince Japon yetkili Çanakkale'nin her karışının bir Hiroşima olduğunu bizim yetkisize anlatır. Biz de Çanakkaleler çoktur. Yeter ki onu görecek göz, duyacak kulak, idrak edecek kafa yapısı olsun.
Kayseri Lisesi'nin o yıl ki diploma almaya hak kazananlar sayfasında "Bu yıl mezun olacak son sınıf öğrencilerimizin tamamı Çanakkale Savaşları'nda şehit olduğundan okulumuz bu yıl mezun verememiştir." diye yazar. Bu şeref abidesini hiçbir milletin tarihinde göremezsiniz. İstanbul Üniversitesi'nin mühendislik ve tıp fakültelerinde okuyan nice vatan evladımız Çanakkale Savaşları'nda şehit olduğu için, bu ülkenin gelişmesi yıllarca geri atılmıştır.
Bu ülkenin maddi kaynakları bu ülkenin kurtuluşu için savaşlarda harcandığından yılarca belini doğrultamamıştır. Yalnız Sakarya Savaşı'nda bu millet mal varlığının % 40'ını, yetişmiş genç neslin %40'ını kaybetmiştir. En basit savaşın bir ülkeyi onlarca yıl geri götürdüğünü hesap eden toplum bilimcileri Çanakkale Savaşları ve sonucunda Türk Milleti'nin gösterdiği çabayı yazacak cümle bulamamışlardır. Bunlarda Çanakkale Savaşı'nın toplumsal yönüdür.
Her Türk evinin bir şehit, bir kayıp veya gaziye sahip olduğu Çanakkale Savaşları'nın üzerinden uzun yıllar geçtikten sonra bile savaş alanındaki köylüler topraktan ekin yerine mermi kovanı toplayarak geçimlerini sağlamaya çalışmışlardır. Çünkü Çanakkale Savaşları'nda metrekareye isabet eden mermi sayısı 6.000'dir. Bunun ispatını Alçıtepe'de Bakkal Salim amcanın şahsi gayretleriyle oluşturduğu müzede şeref köşesini oluşturan Şehit başında ve havada çarpışan yedi mermide görebiliriz. * Devam edecek